Mis Kokular Sevgili Okuyucularım, Serüvenimde Yanımda Olduğunuz için Çok Teşekkür Ederim! Bon Appetit!
RSS

22 Temmuz 2010

Çeşme'nin Yolları Taştan, Ben Giderim Bazı Bazı

Sevgili okuyucularım, okul öncesi güzel bir tatile ihtiyacım olduğu ve önümüzdeki minimum 1 yıl boyunca tatil yapamayacağım için bir haftalığına sizden izin isteyeceğim. İstanbulda havaların arada yağmurlu ve inanılmaz boğucu olduğunu düşünürsek, son çıkışta yolu yakalayıp Çeşmeye doğru hareket etmenin zamanı geldi. :) Ama gitmeden önce bugün yaptığım içi karamel dolgulu çikolatalarımı sizlerle paylaşmak istedim. Psikopat gibi aldığım milyon çikolata kalıbının içinde ayıcık şeklinde olanını kullanmaya karar verdim. Gözüüme en şeker bu kalıp gözüktü! :) Daha önce yaptığım için yapımında hiçbir sıkıntı çekmedim. Kalıbı ilk önce yapışmaması için özel spreyi ile spreyledim. Üstüne de bronz gıda boyası bulunan spreyle şöyle bir geçtim ki, ayıcıklar kalıptan çıktıktan sonra parlak bir ifade takınsınlar! :) İlk katmanı Bitter Çikolata ile geçtim ve buzdolabında biraz dondu çocuğum. O kıkır kıkır donarken, bende karamel dolgusunu yaptım. İlk yapışımda, karamel dolgusunu yapamayıp hüsrana uğramış hatta yıkılmıştım fakat bu sefer elim alıştığı için rahat rahat hatta gevşek gevşek yaptım kendisini :)) Tatile gideceğim ya biraz ukalalık takınmak hakkım! :)) Onuda sıkma poşeti ile donan alt katmanın içine sıktım. Oda kıkırdayınca çikolatadan oluşan üst katmanını yaptım. Anlayacağınız toplam 3 prosesten geçiyor yavrucak. Biraz zaman alıyor ama sonuç mükemmel bence. Isırdığınız zaman içinden akan karamel dolgusuna diyecek söz yok! :) Offff.. Offfff..
Yanıma alacak mıyım?! Güldürmeyin beni! :) Diyetteyim diyorummmmm ! :)))))
Haftaya görüşmek üzere! Mis kokular sevgili okuyucularım !
Bon Appetit!

21 Temmuz 2010

Tantitoni Firması Yazın En Güzel Kurabiyesini Buldu!

Bir süre önce yakından takip ettiğim ve sık sık alışveriş yaptığım Tantitoni firmasının Kurabiye Yarışmasına katılmıştım. Özellikle Forum İstanbul ve Cevahirdeki dükkanlarını ziyaret etmenizi öneririm. Onların kurabiye kalıplarından alıp onlarla kurabiyeler yapmak gerekiyordu. Güzelce yılbaşı temalı kalıplarla vanilyalı kurabiyeler yaptım ve üzerlerini Şeker Hamuru ile kapladım ve üstlerine insanın içini ısıtan komik cümleler yazdım. Esprili olmalarını istedim diyebilirim size sevgili okuyucularım. Nitekim öyle oldular da! :) Fotoğraflarını çekip midemize indirdik o ayrııııııı! :)) Dün öğrendim ki, yarışmayı kazanmışım! Horeeyyyyyyy! :) Anne'ye Çaaaaaaaakkk yapıldı tabi! Ödülüm ise, Avrupada bayağı meşhur olan ve benimde ürünlerini bayıla bayıla kullandığım Koziol marka Üç Katlı Kurabiye Servis Seti. İnanılmaz değil mi? İlk ödülüm! :) Bende pembe ve küçük boyu vardı ama ödül ödüldür değil mi? :)) Ödülümün geleceği günü sabırsızlıkla bekliyorum! Ayyy! Ne heyecanlı! Tantitoni firmasına çok teşekkür ederim! Servis setimi kullanmaya söz veremiyorum cünkü sanırım çeyizime kaldıracağım! :))) Yine kurabiye mi yapsam ne?! Ellerim titriyor bakın sevgili okuyucularım. :) Tarçınlı kurabiye mi olsa yoksa zencefilli mi? Hmmmmm.. Ben bir mutfağa gideyim en iyisi! :)
Bon Appetit!

Hangi Erol? ProfitErol! :)

Bir hafta sinir krizleri içinde kıvrandıktan sonra pazartesi itibariyle yeniden mutfağa girmenin zamanının geldiğini düşündüm bu hafta. Eh! Kolay değil benim için bu! Bütün terslikler üstüste geldikten sonra hele! Pazar günü, http://kelebekdiyeti.blogspot.com'un yazarı olan sevgili arkadaşım ve Macaronlarımın isim annesi Özge'yi dinleyerek havuza girdim ve suyun içinde öylece uzanıp gökyüzünü seyrettim. İnsanın fazla elektiriği üstünden atması da gerekiyor değil mi yani?! Nitekim attım da! :) Dünya varmış yahu! Pazartesi günü, güzel bir geç kahvaltı sonrası, güzelim mutfağıma girip salı günü siparişim olan CheeseCake'i hemen yaptım. Ohhh! Mis gibi oldu yavrucak! :)) Salı günü de yapmak için pasta düşünüyordum ama vazgeçip, hedefi Profiterol'e yönlendirdim. Daha önce Eclair (Ekler) yapmıştım ki ikiside fransızların çok kullandığı şu hamurundan (Pate â Choux) yapılıyor. Choux, aynı zamanda Lahana demek oluyor. Adını kabarma özelliği olan Lahana'ya benzediği için bu adı alan bu güzel hanım, annemler tarafından çok sevildi. Hamurunu, Tereyağ, Su, Vanilya, 4 adet yumurta ve bir tutam tuzdan oluşturdum. Bendeki reçeteyle toplam 2 tepsi topçuk çıkıyor. Boylarını çok büyük yapmadım açıkçası. Ciciler fırından çıktıktan sonra soğumaya bıraktım ve iç kremasını hazırlamaya başladım. Yapmaktan korktuğum iç kreması gayet güzel oldu diyebilirim size! Ben bile şaşırdım! :) Krema soğuduktan sonra da sıkma torbasıyla her birinin alt kısmından duy'u sokup içlerini krema ile doldurdum. Bunu da televizyonda görmüştüm! :)) Kat kat olmak üzere güzel bir servis tabağına hepsini ellerimle dizdim. Sonunda üstüne dökülecek çikolatalı sosa sıra geldi. Güzel düşündüğüm reçetenin üst sosu için verilen malzemeleri bir araya getirdiğimde içine kakao atılmış su görünümünü elde etti çocuğum. Bende yılmayıp tamamını lavaboya boşalttım ve başka bir reçetedeki sosun uygulamasına geçtim. Olmuyorsa yeniden! Yeniden! Yeniden! Mutfağı buram buram çikolata kokusu yayıldı. Ahhhh! Gönüllere zarar!! Hele de benim gibi sıkı bir rejim içindeyseniz ve aldığınız bütün kiloları verdiyseniz işiniz daha da zorlaşıyor sevgili okuyucularım! Çikolatalı sos inanılmaz güzel oldu benim fikrime göre. Evettttt! Birkaç kaşık almış olabilirimmm!! Ama bugün marul yiyeceğim! :) Iyykkkk! Marulla kim doymuş ki ben doyacağım?! Arzu ve annem, teklif ettiğimde ılık olduğu için dün gece cicimi yemediler ama bugün kaçışları yoktu tabi ki! :) Öğlen, babamda birlikte olmak üzere hepsinin önüne birer tabak koydum. Üstüne bir de erimiş çikolata dökseydim daha güzel oalcaktı bence ama evde uğraşamadım. Hava böyle yağmurluyken biraz zor oluyor zaten :) Erimiş çikolatanın üstüne, küçük küçük kıyılmış beyaz çikolata serpebilirdim ayrıca. Görüntü olarakta daha güzel olurdu. Ama diyorum ya, havadan.. havadan..! :))
Şimdi sinsice mutfağa gidip, birkaç kaşık daha yiyeceğim sevgili okuyucularım ama bu aramızda sır kalsın. O zaman kalorisi sayılmaz! :)
Bon Appetit!

17 Temmuz 2010

Bazen Zaman Durur

Sevgili okuyucularım, şimdiye kadar yaşadığım en felaket haftayı sanırım atlattım bugün itibariyle! Hafta başında garip bir hastalık boy gösterdi. Neyse ki geçti. CheeseCake siparişlerimi teslim edemedim! Böyle durumlarda elim ayağıma karışır! Hatta şöyle diyeyim size; dünyam yıkılır! Yıkıldı da! Kendimi iyi hissettiğim gün salı akşamıy sanırım ya da ben hayal meyal öyle hatırlıyorum. Kendi kendime cicimi evde yapayım dedim. Her hafta yaptığım Cheesecake olmadı inanır mısınız?! Ben, şahsen kendim ve içimdeki bütün çocuklar, inanamadım! Hoppaaaa çöpeeeee!! Arada Serra'nın aldığı güzelim mixer bozuk çıktı! Kolları çırparken kendini dışarı doğru atıyor! Ben bunu yapmak istercesine!! Bak bak bak! Bir ara değiştirmem gerekiyor kendisini. Arzudan mixer istedim ama kendisinde sadece Kitchenaid var. (nitekim sahip olduğu normal mixeri olduğunu unutmuş) Daha önce bana vermişti o güzelim standmixeri ama ben kendi malım olmadığı sürece kullanmaya çekinen biri olduğum için süs gibi durup tekrar sahibinin evine geri dönmüştü zavallıcık. Kitchenaid benim hassas noktam biliyorsunuz! Hatta en büyük hayalim diyebilirim. Aksilikler yüzünden evde bağırıp çağıran bir tip oldum resmen! Hatta itiraf ediyorum artık sinirimden dolabın kapağına hafif vurmuş olabilirim! Heeey! Agresif biri değilim hatta hiç! Sinir krizi geçirebilir herkes! :) Neyseki Kitchenaid geldi ve ben kendi kişiliğime ters düşüp kullandım kendisini. Üstüne Perşembe akşamı yaklaşık 15 senedir tanıdığım ve annemlerin en yakın arkadaşının kızı olan canım birtanecik arkadaşım Seda'nın doğum günüydü. 4 kişi gidilecek yere ben, doymayıp 18 kişilik pasta yaptım! Hani sonra evde yerler diye. Sedacım, Çilekli Turta seviyor ama bu mevsimde çilek bulmak ne mümkün! Bakmadığım bakkal ve manav kalmadı diyebilirim size. Çilekli turtadan gecenin 11'inde vazgeçip Butik Pasta konseptine döndüm. Olacak iş değil biliyorum! Pandispanyasını vanilyalı ve pembe renkte yaptım. İçi de çikolata- şamfıstığı ve damla çikolata üçlüsüyle dolduruldu. Harikulade gözüküyor değil mi? Ama değiiiiillll işte! Yaklaşık olarak 1 senedir evli olan arkadaşıma yastık şeklinde bir pasta düşüncesine bulanmışken düşündüğümden farklı bir sonuç elde ettim! Panik yok! Panik yookk! Üstüne pike örtülmüş gibi yapayım dedim artı olarak pembe çiçeklerle süslemeyi hayal etmiştim. Beni takip ediyorsanız, bu yaptığım (bütün hayatım boyunca) 4.cü butik pastam olduğunu biliyorsunuz. Gece geç olduğu için annemden yaptığım şeker hamurunu açmasını söyledim. Sağ olsun açtı da! Fakat biraz fazla ince açmış!! Sanırım 2mm gibi bir incelikteydi. Oluru yok yani! Hani annem yapamadı diyelim, bendeki süper zekayla tekrar yoğurup açmayı denesene değil mi?! Yok! Ben direk öylece üstüne koydum. Saat bu arada 01.30 olmuştu çoktan! Biraz şekil bozukluğuna aldırmayabilirdik tabi. Buzdolabına koydum ve ertesi akşama kadar çocukcağız buzdolabında bekledi. Beni almalarına yakın bir zamanda da çıkardım. Bir baktım içinden çıkan bir likit!!! Hayır! Hayır! Hayır!!! Sıvıyı sildim ve güzelce pembe kutusuna koydum. Arabaya bindiğimde istediğim gibi olmadığını söyledim. Fakat asıl felaket yemekten sonra pastanın gelmesiyle oldu sevgili okuyucularım! Pasta bildiğiniz darmadağın! Heryeri çatlamış! Kalbime saplanan o acıyı görseniz dayanamazdınız! Ağlamamak için kendimi zor tuttum! Yaaa mükemmeliyetçilik sökmüyor işte böyle! Yani tamam düşündüğüm kadar güzel olmamıştı zaten ama böyle de olacağını düşünmemiştim! :( Bu hafta benim için tam bir felaketti! Hatta zincirleme! İnsan benzer düşünceleri çekiyor sanırım! Neyseki bu haftayı bitirdik! Pazartesiye kadar hiçbir şey yapmama kararı verdim! Bazen zaman duruyor sevgili okuyucularım. Sadece iyi veya kötü versiyonları oluyor. Önemli olan ders çıkartmak ve yola devam etmek. Sıcaklardan olsa gerek diye düşünüyorum :) Ne yapıyorduk? Derin bir nefes alıyoruz. Sanırım gerçekten bir tatile ihtiyacım var. Kendimi çok mu zorladım acaba?.. Kafamda bir sürü neden beliriyor. Herşey benim elimde. Ben kötüyü iyi yapabilirim. Sadece inanmak gerek. Ne ben ne de siz sevgili okuyucularım. Düştüğünüzde dizleriniz kanayabilir ama yeniden ayağa kalkmak gerekiyor. Hadi bakalımmmm.. :)
Bon Appetit!

8 Temmuz 2010

Mixerimin Bu Yolda Canına Kıyması ve RainBow Cake'im

Bu hafta yapılmayanı yapma girişimlerim devam ediyor sevgili okuyucularım! Bugün, İspanya ve Arjantinde meşhur olan Rainbow Cake'i, Türkiyede ilk kez yapmış biri olarak biraz böbürleniyorum! Biraz bana hak verin! İlk sen değilsin diyenler olabilir fakat ben, araştırdım ve inanın bir kişi bile bulamadım! Kendisi özel bir yöntemle yapılıyor. Bence hiç zor değil! Sadece biraz zaman alıyor yavrucak :). Resmen bir eksperiment oldu benim için. Baş koyduğum şeyleri yapabiliyor olmak ise; huzur verici! Kek, fırında 1 saat kadar bir süre piştikten sonra soğudu ve kalıptan çıkarıldı. Sonuç; fosforlu renklere sahip bir kek! Ahhh! Hele tadıııı.. Babam garip tradisyonel bir kişilik olduğu için yemekten çekindi ama dayanılmaz baskılarım sonucunda yedi tabi ki. :)) Başında duran ve devamlı "Vizyonunu genişlet babaaaaaaa!" diyen bir kızı susturmanın tek yolu; onu bir çırpıda yemektir! :) Beğendi mi? Hemde çok! Mutfakta duran annemden şöyle bir ses geliyordu; "Vayyyyyyyyyyyyyy!" Düşünsenize! İnanılmaz bir haz değildir de nedir bu?!  Üstüne her zamanki gibi Çaaaaakkk yapıldı ve küçücük hoplandı! :)) Zafer turu gibi! :) Koşmuyorum merak etmeyin! Hala yürüyorum! Okula ne kaldı ki şurada! 2.5 ay sonra eğitim başlıyor ve hala para birikimi devam ediyor. Siparişlerim sağ olsun. :) Yalnız Huston, bir problemimiz var! Rainbow Cake'imin homojen karışımı tam bittiğinde zavallı Mixerim intihar etti! Görseniz halini yavrumun.. İlk önce sağ kol ınnnnnn ınnnnn ın! diyerek durdu ve onu gören sol kol aynı sesi çıkartarak bu acıya bir son verdi! Durduğu anda elimin titremesini tahmin bile edemezsiniz sevgili okuyucularım! Gözlerim doldu ve manga karakterleri gibi gözlerimin yanından göazyaşları fışkıra fışkıra ağlamaya başladım. "Mixerim öldüüüüü!Mixerim öldüüüü!" diye çığıran bir mahlukat gibi mutfakta yerde dizlerimin üstüne çökmüş hafif obsesif bir biçimde ağladım itiraf ediyorum! Söylemem gerekirse, kendisi çocuğum gibi olur ve son nefesini benim ellerimde vermesi de ayrı bir acı tabi! :( En azından annemin ellerinde ölmedi! Yoksa vay haline annemin! Gönül ister KitchenAid'ime kavuşayım ama onun için biraz daha zaman var. :) Yarın Kuzenler buluşmasından önce ilk iş, yeni bir Mixer almak olacak! Gözüme kestirdiğim ve şu anda indirimde olan bir tane vardı. Hemen saldırışa geçmeliyim! Yoksa iki elim bağlı gibi hissederim ve sanırım çıldırabilirim! :) Gökkuşağı zaferinden ve ufak çaplı sinir krizinden sonra annem doymadı ve geçen gün yaptığım Peynirli Çöreklerden yine istedi. İşin en güzel yanı ise, el alışkanlığı elde ediyor olmam. Reçeteye bakmadan bir çırpıda yapmak ve cicilerin fırından ne zaman çıkacağını bilmek inanılmaz bir duygu sevgili okuyucularım. Söylemiştim size değil mi? Eğer inanırsanız, herşey mümkündür! Ben bir şeye inandım ve hiçbir şeyin beni durdurmasına izin vermeyeceğim! Çünkü hayat böyle güzel.. Ben mutfaktayken..
Bon Appetit!

5 Temmuz 2010

Kendi Tarifim Dutella ve Peynirli Çöreğim


Dün gece rüyamda değişik lezzetleri bir araya getirmiştim. Sabah kalktığımda yüzümde bir gülümsemeyle hemen mutfağımda yerimi aldım! Mesaim başlamış gibiydi. :) Kendime göre çok kilo aldığım için bugün meyve yiyerek geçireceğim düşüncesi beni nasıl yedi bitirdi bir bilseniz, ağzınız açık kalır! :) Karnım bütün gün gurrrr gurrrr sesler çıkardı tabi :). Kulaklarımı tıkayıp kendi tariflerimi oluşturma girişiminde bulunacağım için çok heyecanlıydım. Bir rüyanında böyle gazına gelinir! :)) Daha önce nispeten yarattığım Nutella tarifinde biraz oynama yaptım! "Elinin kiriyle napıyorsun be kızım?!" değil mi yani?! :) Kimin eli kimin kiri yani :) Hepsi benim! :) Size açıklamam gerekirse, ben her gün bir çay kaşığı ( tamam! 5 çay kaşığı) Nutella yiyorum! Pişman değilim!! :) Tahmin ediyorum ki heyecanlandınız ama ne yazık ki tarifini veremeyeceğim sevgili okuyucularım çünkü ileride kendi dükkanımda bunları satışa sunacağım! Ürettiğim tariften toplam 2 orta boy kavanoz çıktı! Bir kavanoz Serra'ya gidecek! :) Horeeeyyyy!! Çok kilo verdi kuzum! :) Bu kadarcıktan bir şeycik olmaz yani! :) Fakat itiraf ediyorum, içine gizli baharatlarımdan koydum! Ev yapımı Nutella'mın ismi; benim has tarifim olduğu için Dutella oldu! Akşam yemeğinden önce bir dilim ekmeğe sürüp, annem ve babam üzerinde test ettim çocuğumu. Sonuç: ikisinin de gözler fal taşı gibi açıldı! Görev başarıyla tamamlanmıştırrrrr! Ohh be! :) Gelelim Ev Yapımı Çöreklerime! Peynirli çöreklerimin tadı, aşırı karşı olduğum ve çevremdeki kimseye yedirtmediğim meşhur tavuk satan dükkanda yapılan çöreğin tadına çok benziyor! Isırık aldığınız zaman içindeki peynir tadını alıyorsunuz. Aslında içine patates veya dereotu da koyabilirdim ama ilk kendi tarifim olduğu için peynirli yapmayı tercih ettim! Fırından çıktığında hele dehşet bir lezzeti oluyor kendisinin! Nasıl olsa akşam yemeğinde meyve yiyeceğim için, bir tane yemeği göze aldım ve çörekçik hemen hoopp diye midemdeki yerini aldı! O ferahlama, o rahatlık ve ooooo huzurrr.. Daha ne ister insan anlamıyorum! :) Akşam yemeğinde önümde üzümler, halime acırcasına bakarken, annem ve babam çöreklerimin hepsini bitirdiler! Halime ağlayayım mı güleyim mi bilemedim! :)
Şimdi izninizle tekrar mutfağa dönüp yarınki siparişlerimi yetiştirmem gerekiyor sevgili okuyucularım. Karnım; gurul gurul! Kim meyveyle doymuş ki?!
Bon Appetit!

4 Temmuz 2010

Madem Ben Zayıflayamıyorum, Arkadaşlarımı Şişmanlatayım!


Dün gece, bana göre aşırı ağır bir akşam yemeğinden ( Saç kavurma, Salata ve kuskus + lavaş) sonra kızlarla tam rehavet çökmüştü ki aklıma dondurma yapmak geldi! Nereden geldiyse?! Serra'nın da güzel yamaklığıyla malzemeleri toplayıp, Kahveli ve Tarçınlı Dondurma yapmaya başladık. Evde yapılan dondurmanın şöyle bir zorluğu var; uzun saatler donmasını bekliyorsunuz! Eh! Normal olarak profesyonel dolaba da sahip değilim. Elbet, o da olur bir gün değil mi? :). Dondurmacıpğımın önce tarçınlı kısımını yaptım. O derin dondurucuda donarken, ağır yemek sonrası nispeten mide krampına sebep olan fakat bir o kadar da hafif lezzetiyle kendinden geçirten Muzlu Puding yapayım dedim. Bir önceki günden kalan Angel Cake'in son dilimlerini parça pinçik hale getirdikten sonra onlarla tabanı oluşturdum. Krem şantili, muzlu, portakal sulu ve vanilya esans karışımlı bölümü de yapıp üzerine koydum. Muzları, krem şantili karşıma atmadan önce üzerlerine limon suyu geçirmek gerekiyor yoksa muzdan dolayı beklerken kararabilir. Spatula yardımıyla şeklini düzelttim. En tepeye de süzgeç yardımıyla esmer şeker serptim ve yaklaşık 2 dk kadar fırında pişirdim. Ahhhh! Misss missss mübarek!!! :) Piştikten sonra biz ılık yemeği tercih ettik. Nitekim, buzdolabında soğuttuktan sonra da servis yapılabilir. Biz dayanamadık tabi! Cici sonrası herkes; "Karnım şişti yaaaaa! Sabah kesinlikle tartılmayalım! " yakarışları içerisindeydi! :) En güzel kısmı; "Madem ben zayıflayamıyorum, arkadaşlarımı şişmanlatayım" mottosunu gütmek sanırım! :))) Eğer kolay Muzlu Puding yapmak istiyorsanız, bir gün önceden kalan kekinizi marketlerde satılan muzlu pudingi yapıp karıştırabilirsiniz sevgili okuyucularım! Yemek sonrası biraz muhabbet ettikten sonra yine kendimi mutfağa attım. Yaklaşık gece 1:00 gibi! Evet!! İnsan değilim! :) Tarçınlı dondurma kıvamına gelmişti. Kahveli bölümünü yaparken ise; şekeri suda eritip kahve karışımını içine koydum. Soğuduğunda tarçınlı dondurmanın içine katman katman olacak şekilde döktüm. Böylelikle, dondurma kaşığıyla Tarçınlı ve Kahveli Dondurmacığımı alırken hare hare bir görüntü elde edecektim. Ama ben ne yaptım?! Yanlış kaba koydum! Sonra da sinirlenip başka bir kaba döktüğümde kahveli karışım tamamen dondurmaya karıştı! Tat olarak aynı fakat hareli görünüm istediğim için o saatte çıldırmış bir kadın olarak mutfakta dört dündüm diyebilirim size! Sonra sakinleştim o ayrı! :) Mükemmeliyetçilik, sonunda beni panik atağa sürükleyecek sanırım! :) Sabaha kadar dondurmam, iyice buzdolabında üşüdükten sonra, sıcak bir pazar günü havuz sonrası, onu mideye indirmenin ve Umut, İldem, Nehir deney subjelerimin çok beğenmeleri sanırım çıldırmışlığa değerdi! :)
Bon Appetit!

3 Temmuz 2010

Kendini Aşma Programı

Dün, akşam arkadaşlarım geleceği için sabah erkenden kalktım ve sefil olacağımı bildiğim için döküntü kıyafetlerimi üzerime geçirdim :). Hesaplarıma göre 2 çeşit yapacaktım fakat içimdeki bu durdurulamayan yaratık iş başındaydı. Toplam 4 çeşit cici yapma fikri nereden çıktıysa artık?! :) Yaptım mı? Yaptım vallahi :) Mönümüz şöyle oldu; Pecan Pie, Angel Cake, Çikolatalı Turta ve Pretzeller. Yaaaaaaa! :) İlk önce Pretzellerin yapımına başladım. Arada tuzlu da bir şey olsun dedim açıkçası! Pretzelleri yapmaya korkuyordum! Fakat bendeki cesaret ne gibi sonuçlar doğuracak kimbilir! Hadi hayırlısı :) Mayalı hamuru tuttum ve güneşin altına bırakıp 2 katı olacak şekilde şişene kadar bekledim. Havanın da sıcak olmasıyla hamurcuğum kısa süre içinde kocaman oldu. Fakat Huston şöyle bir problemimiz oldu!! Ağzını jelatinle kapatmış olduğum halde, yavrucağın içine çirkin kanatlı bir böcük girmiş! İnanın bana o, böcek değildi!! "Ayyyy!İ ğrençç!!" diyorsunuz farkındayım! Ama napayim yani!! Uçan şeyleri yok edecek gücüm yok! :))) Bende insanım kardeşim! :) Kıvrak bir zeka örneği göstererek peçeteyle vefat etmiş çocuğu çöpe attım ve hamurumu kaseden alıp tezgahta yoğurdum! :))) Benden iğrenmeyin sakın :)) Yabancının midesine gitmeyecekti eninde sonunda :) Şekil verme işlemine geldiğimde zorlanmadım. Daha önce, babaannem sağolsun çok yediğimve okuldan aldığım  Professional Pastry Chef adlı kitabımda gayet açıklayıcı bir şekilde anlatıldığı için işim kolay oldu! Şanslıyımmmmm.. :) Yine de daha ince olsalardı daha güzel olurlardı. İlk deneme olduğu için biraz pompik oldular ama krem peynirle bir deneyin mutlaka! Kabartma Tozu serptiğim tepsinin üstüne dizdim ve fırına verdim. 15dk gibi bir sürede de oluyorlar. Üzerlerine yumurta sarısı sürüp Kaya Tuzu serptim. Annemler çok tuzlu buldular doğal olarak! Ama böyle yapılıyor ne yapayım! :) Pretzellerim bittikten sonra, Uğur'un yolladığı Pecan Cevizlerini kullanarak, özellikle Missisipide meşhur olan Pecan Pie'ımı yaptım. Bildiğiniz gibi daha önce normal cevizle yapmıştım. Ceviz sevmediğimi göz önünde bulundurursak, bu tatlı cevizlerle ben bile şarap eşliğinde 2 dilim yedim! :) Benden günah gitti vallahi :) Pecan Pie'ımdan kalan hamuru çöpe atmak yerine de Çikolatalı Turta yaptım! Her hafta yaptığım bir turta çeşidi olduğu için seve seve yaptım diyebilirim. Bir tanesini sırf tek başıma bile yiyebilirim sevgili okuyucularım! :) Turtamın üzerine normalde kırıntı halinde Beyaz Çikolata ve Bitter Çikolata koyarım ama çok yormak istemedim kendimi ve çikolata parçacıkları ve dudak şeklinde şekerlemecikler serptim. 3 cici bittikten sonra doymayıp ve gücümün sınırlarını ölçmek için Angel Cake yaptım. Türkçe de Melek Keki olarak geçen kek, içinde Kabartma Tozu veya Tereyağ barındırmıyor. Kilosuna dikkat eden hanımlar için özellikle ideal bir seçim çünkü toplam bütün kekin kalorisi 136kcal! Doğru duydunuz hanımlar! Yumurta akından yapılan kek, ilk önce çok şişse de sonra biraz iniyor! Paniklememek lazım bu durumda tabi! Kekin pişip pişmediğini anlamanın yollarından biri de, ki ben bunu tercih ediyorum, üstüne parmağınızla bastırın ve eğer eski haline dönüyorsa pişmiş demektir!  Kekinizi fırından çıkardıktan sonra kalıpta soğuyana kadar kalsın! İyice soğuduktan sonra kalıptan çıkartabilirsiniz sevgili okuyucularım. Melek kekimi soğuduktan sonra servis tabağına koydum ve üzerine pudra şekeriyle süsledim. Üzerini süslemek için limonlu fondant kullanabilirsiniz. Topmal 4 adet cici olduktan sonra bütün mutfağı temizleme girişiminde bulundum. İşin en zor kısmı sanırım bu! Arkayı toplamak! :)  Ne kadar bulaşık çıktığını bilseniz şaşırırsınız! En son ayaklarımı hissetmiyordum. Arzucuğum, bahçe mangal keyfine dahil edip güzelim yemekler getirdi neyseki! Arkadaşlarım yemek sonrası geldiğinde yorgunluktan ölmüş ve şekerim çıkmış bir haldeydim ama kim güzel kırmızı şaraba hayır diyebilir ki :) Havanın güzelliğinden mi bilmem tatlılarla birlikte şarabın çok çabuk beni uyku moduna sokması gerekirdi. Arada tatlı sonrası bahçeden bahçeye gelen Pirzolalar sağ olsun diyeyim ben :) Gecenin sonu nasıl mı bitti? Çikolatalı turtanın kırıntılarını parmağımızla yiyorduk :) Diyet miyet hak getireeee :)
Bon Appetit!
Bu sitede yayınlanan herşey © Copyright'ı Duygu Tuğcu'ya aittir.İçerik izinsiz kullanılamaz. Blogger tarafından desteklenmektedir.