Mis Kokular Sevgili Okuyucularım, Serüvenimde Yanımda Olduğunuz için Çok Teşekkür Ederim! Bon Appetit!
RSS

28 Nisan 2010

Babamı Çıldırtan Limonlu Bademli Tart


İnanılmaz kötü başlayan haftayı düşürsek, bugün gerçekten en güzel gündü diyebilirim gönül rahatlığıyla. Yunustan pasta hakkında aldığım güzel haberlerin üstüne bazı iç açıcı telefonlar aldım. Öncelikle şunu belirtmem gerekiyor; pastada kullandığım pandispanya geleneksel pandispanyadan biraz daha değişik. Biraz daha fransız vari diyebilirim :)). Beni tanıyanlar bilir, fransız hayranlığım vardır. Hemde bayağı! Sevilmesi beni nasıl mutlu etti anlatamam. Bildiğiniz gibi kazandığım bütün para, okul fonuma gidiyor. Bu durumda hem maddi hem manevi içimde kıpır kıpır bir şey oluşuyor. Yaklaştın kızım.. Yaklaştınn... Bu yolda bana destek olan herkese milyonlarca kere minnettarım. Özellikle Yunus ve Uğur'a. Onların isimlerini belirtmezsem orta yerimden çatlayabilirdim :)) Gelelim bugünün tatlı mönüsüneeee! Sevgili kurabiye canavarı kıvamındaki babam için bir şey yapmak istedim. Kendisi hem hiçbir şeyi beğenmez hemde kritiklerinde üstüne yoktur. En sevdiği şey; hafif kekler! Mesela, limonlu ya da sade vanilyayı kek gibi. Beni de şaşırtıyor açıkçası. Kolay zannediyorsanız çok yanılıyorsunuz! Kekler kolay da, önümde sayamayacağım kadar tarif ellerimi kıpır kıpır ederken şimdi oturup limonlu kek mi yapacağım diye düşünmüyor değilim :). (Buşkocum bunları okurken içten içe kızmamanı temenni ediyorum ) Bende düşündüm, Limonlu ve Bademli Tart yapmaya karar verdim! Ohhh! İçinde 150 gr. badem içi, şeker, yumurta ve tereyağ olan bir içim su! Tabanında da un, şeker, tereyağ, bir tutam tuz, yumurta var. Muhteşem birleşimler öbeği! İçindeki bademin çokluğundan biraz badem ezmesini anımsayabilirsiniz yerken ama oldukça hafif. Fıstık gibi oldu cici tartım! Babamda güzelce çay eşliğinde yedi, bitirdi hatta süpürdü :). Mutfaktan süzülen koku benim içimi eritiyor resmen. Hele ki, benim gibi rejimdeyseniz!!! Bu işin en riskli yanlarından biri de bu! Evet! Kilo alıyorsunuzzzzzz.. Ben şişmanlamam falan demeyin. Alıyorsunuz işte! Lami cimi yok! :) Akşam mısır gevreğiyle doymak zorunda kaldım ne yazık ki. En son skinny kotlarım üstüme olmuyordu. Eh, küçük hanım rejime girmen lazım dedim kendi kendime. Şu anda halimi görseniz, tart bana bakıyor ve ben yan gözle tarta! İşkenceeeee.. Bon Appetit!

27 Nisan 2010

İnanırsanız Herşey Mümkündür!

Geçen gün, Yunus beni aradı ve arkadaşının eşi için doğum günü pastası yapmamı istedi. Bende tabi seve seve kabul ettim :). Tamam tatlılarda kendimi ilerletiyorum fakat pasta konusu bildiğiniz gibi çok eğilim gösterdiğim bir alan değildi. Pazar günü Ratatouille pastamla Yunus'un arkadaşı Gizay içinde bir nevi deneme yapmış oldum. Normalde mükemmel yapacağıma inanmadığım bir şeye elimi bile sürmem ama sanırım yılların ilerlemesiyle ve kendime olan güvenimin artmasıyla bu durum tamamen değişti. Resmen gerilla psikolojisiyle hareket ediyorum. Sınır falan tanımıyorum anlayacağınız :). "Ne olursa ol gel" felsefesiyle kendimi gün be gün aşmaya çalışıyorum. Sonunda başardığımı görünce de benden mutlusu olmuyor. Pasta hakkında bana söylenen Gizay'ın çikolatayı sevdiğiydi. Tamam ! Tam benim kafadan! Kendisi mavi ve beyazı da seviyormuş! Hmmmm.. Ne yapabilirim.. ne yapabilirimm.. diye düşündüm ve aklıma her kadının seveceği tek şey geldi: Tiffany kutusu!!! :))) Özellikle canım kardeşim Serra buna hasta olacak Çinden dönüp resmini gördüğünde! Zaten ona da söz verdim bu sene doğum günü pastasını ben yapacağım! Okul da bitmiş oluyor o zaman zaten :). Süper ilerlemiş oalcağım. Konumuzdan sapmayalım değil mi? Doğruyu söylemem gerekirse tek elle biraz zor oluyor. Hele benim gibi sağlaksanız ve sol elinizi kullanmak zorundaysanız durum daha da içler acısı bir hal almıyor değil! Pastanın pandispanyasını yaptım. 3 kat yaptım kendisini. Katmanların arasına çikolatalı pastacı kreması ve krokanlanmış şam fıstıkları koydum. Pandispanya katlarını da portakal şurubu ile ıslattım. Ohhh misssss.. :) Üstüne de çikolatalı homojen yapımla kapladıktan sonra yine kendi yaptığım mavi ( biliyorum tam Tiffany mavisi olmadı ama yine bebek mavisi oldu) şeker hamuru ile kapladım. Elim gitgide alışıyor oy oy! :) Ve beyaz şeker hamurundan kurdelasını da yaptım. Örnek aldığım yabancı kitaplar var elbette. Bu işe giriştiğimden beri öğrendiğim en önemli şey; mutfak malzemelerinin aşırı pahalı olduğuydu! Ne yazık ki doğru bu! Kazandığım herşeyi malzemelere yatırıyorum ama gelecek açısından iyi bir yatırım bence! Tabi, okulunda parasını biriktirmiyor değilim! Tamam, hayaller var da, gerçekleştirmek için de işte böyle çaba sarf etmek lazım sevgili okuyucularım. Neyi aklımızdan çıkarmıyoruzzzzzzz; İnanırsanız herşey mümkündüüürrrrrr!! Aldığım haberlere göre pastam çok beğenilmiş :). Bugün artık biraz huzurla dinleneyim ben değil mi? :).
Bon Appetit!

24 Nisan 2010

Macaronlar Eteklerini Vermiyor!

Küçük yaşta ne istediğinize karar vermek o kadar zor ki! Yok sınavlarmış yok bilmem neymiş! Mesela ben hep bilim kadını olmak istemiştim küçükken. Arkadaşlarıma yumurta-civciv-tavuk döngüsünü anlattığımı ve benimle dalga geçtiklerini hatırlıyorum. Eh! O yaşlarda çocuklar acımasız olabiliyor tabi :). Sonra bir bakıyorsunuz bambaşka bir dünyanın içindesiniz. Son zamanlarda neredeyse 10 arkadaşım onların hayallerini gerçekleştirdiğimi söyledi. Herkesin bir hayali vardır elbet. Ona dokunmak, elde etmek ve kucaklamak sadece bizim elimizde diye düşünüyorum. Hayat, yaptığımız seçimler değil midir?! Açıkçası ben ne aradığımı bilmeden ilerledim yolumda. Sonunda cevabı alacağımı biliyordum! Sonunda anladığımda ise, önümde bir sürü engellerin olduğunu gördüm. Teker teker atlamakla meşgulüm aslında. Sadece belirli bir patikada gidiyorum. Hoş! Birkaç günlüğüne mutfağa girmeme kararı aldım. Dün gece yaptığım, ilk defa denediğim, pasta reçetesi tutmadı! Tabi şöyle şapşallıklar da oldu; annem ısmarladığım krema, hani bildiğiniz krema, yerine şekerli şanti almış! Kabartma tozu yerine görmeden toz krem şanti koymazmıyım ben pastanın içine! :)) Ayıklamak yerine toz kremşantiyi içinde bırakıp tekrar kabartma tozu ilave ettim :) Ağlanacak halime güldüm sonra bu duruma sinirlenip evde yeller estirdim! :)) Tam bir şapşallık örneğiyim :). Ayrıca, internetten topladığım yaklaşık 50 tane Macaron tarifini deneme fırsatı elde ettim gündüz. 50 tanesini topladığınızda, çoğunun aynı olduğunu düşünürsek, toplam 3 tarif elde ettim. Videolar indirdim. 3 reçeteyi de denedim. Hemde üst üste! Sonuç sizce ne oldu?! Tam bir hüsran! Olmuyoooorrrr!!!! Macaronlar eteklerini vermiyorrrrr!!! Üstüne sinirimden oturup ağladım! Evet! Doğru duydunuz! Bildiğiniz ağladım! Gece yatağa yattığımda düşündüğüm tek şey, "şimdi olmadı küçük hanım ama yakında olacak"tı. Ne oldu biliyor musunuz? Sabah gülümseyerek uyandım.. Hadi sizde gülümseyin! Hemde tam şimdi :) Bon Appetit!

22 Nisan 2010

Dudak Büzen Küçük Öğrenci Fare


Sabah erkenden yine her zamanki kurs günlerimde olduğu gibi heyecanlı bir şekilde kalktım. Apar topar giyinip annemi de peşime takıp kursun yolunu tuttum. Bugün öğrendiğim şeyler arasında Marzipan ve icingli Havuçlu Kek, Karamelli Brownie, Tavuklu Pırasalı Pie ve Terin Tabanlı Panna Cotta vardı. Şimdi; " yani sanki tarifini bulamıyor musun?!" dediğinizi duyar gibiyim :). Evet! Milyon tane bunların tarifi var bende. Fakat okuyucularım olmuyorrrr.. olmuyorrrr... olmuyorrrrr.. Zamanla el ve göz alışkanlığı edindiğim için olsa gerek, bir reçeteyi okurken "Hadi canımm!!" dediğim çok oluyor inanın bana! Ben, her zaman eğitim alınması taraftarı olmuşumdur. Ne alanla ilgili olursa olsun! Tam donanımlı olmak hoşuma mı gidiyor ne :). Yıllardır yaptığım havuçlu kekin aslında başka türlü yapıldığını ve tutturmaya çalıştığım reçetenin nasıl olması gerektiğini öğrendim mesela bugün. Eğitim süresince yaşadığım en komik an; tavuklu pie'ın hamurunun parçalanması oldu her halde. Görseniz kadınlar patır patır yapıyordu. Ya neden benim ki paramparça oldu diye hem yıkılmış hem de Şefin önünde rezil olmaktan korkan ben, çocuk gibi dudaklarımı büzdüm. Hemen de yıkılırım söylemiştim. Fazla mükemmeliyetçiyim! Bu huyumu sevmiyorum ama yapabileceğim bir şey de yok artık bu yaştan sonra. Ne yaparsam yapayım kendimi hiç tamam oldun sen! moduna sokamıyorum. Açıkçası sokacağımı da sanmıyorum. Bunun dışında en hoşuma giden Brownie oldu açıkçası. Offff... kokusunu alabiliyormusunuz? Tam kıvamında! :) Eğitim çıkışı diğer programlara da hemen kaydımı yaptırdım. Profesyonel kursum için konuştum. 23 Nisan çocukları gibi zıplaya zıplaya ve cüzdanım hafiflemiş bir şekilde arabaya atlayıp annemle eve geldik :). Yunus'un geçen gün verdiği Romlu Truff siparişlerini hemen yapmam gerekiyordu ki akşam alabilsin. Tabi, evde krema kalmamış! Psikopat gibi her gün krema, yumurta ve tereyağ tüketimi yaptığım için, nasıl kalsın yani?! Krema ihtiyacı da giderildikten sonra hemen truffcüklerimi yapmaya başladım. Ne komikti biliyor musunuz? O kadar alengirli şeyler yapıyorum ki truff yapmak bana kolay geldi! Oysa eskiden ayin düzenler gibi çikolata yapım zamanım olurdu. Bana koca bir alkışşş okuyucularım!! :)) Elimin hızlı olması hoşuma gidiyor! Yani son dakika bile yapsam, yetiştirmem gereken zamanda bitiriyorum her ne yapıyorsam. Truffler hazırlandı. Kutularına koyuldu. Kurdelalandı. Ve Yunus'a teslim edildi :). Bilmem inanırmısınız ama bir günde 24 saat var ve bana o küçücük 24 saat yetmiyor! Şu an bile yorgunluktan belim ağrıyor. Bir günü 26 saat yapsak olmaz mı sankiiiiiiii??? Kendime yarını tatil veriyorum ve cuma günü size bir süprizim olacakkkkkk! :) Şimdiden Bon Appetit!

19 Nisan 2010

Bir Sevgili..Bir Dost..Hatta Çocuğunuz gibi

Turtaların şöyle bir güzelliği var; dağılmazlar, bulaşmazlar( benim kadar sakar değilseniz), göz alıcı ve inanılmaz lezzetlidirler. Bende yapmaktan nasıl keyif alıyorum bilemezsiniz. Elimde olsa her şeklini yapacağımı düşünüyorum. Bu hafta yine EminÖnü Duran Sandwich Restaurant'a siparişlerini götürdüm. Bu sefer değişiklik yapıp turta yaptım. Soğuk CheeseCakeler ışıkların altında ne yazıkki eriyip yıvış yıvış oluyorlar. Vitrin konseptine en dayanıklı tatlı olarak seçimim bu hafta cici turtalarım oldu! :)Kestane Püreli ve Çikolatalı Turta ardından Çilekli Turta yaptım. Görsel şölen diyebilirim :). Babam mutfakta gidip gelip saldırmamak için kendini zor tuttu :). Bende annem ve babam için minik çilekli tartaletler yaptım. "Bir yerleri şişmesin" denir ya :). Annem zaten hemen mideye indirdi bir tanesini. Serradan da siparişimi aldım, Çinden döndüğü gün ona Çilekli Turta yapıcam. Resimleri görünce bile çılgına döndü kendisi :). Pastacılık serüvenimde bazen kendimi inanılmaz kaybediyorum. Gerek mutfak alışverişinde gerek konuşmalarımda! Yanlış anlamayın! Obsesif değilim :). Fakat bugün garip bir suçluluk duyuyorum. Serra, aşırı heyecanlı olduğum için böyle olduğumu söyledi. Tatlılar, aldatmaz hatta oldukça dürüsttürler. Ona nüksettiğiniz hisle size bakarlar. Siz yemediğiniz sürece hiç bir yere gitmezler :). İçindekini bir fazla bir eksik koyduğunuz zaman kıvamları tutmaz. Aynı bir sevgili gibi sizi mutlu eder ya da bir dost gibi sırlarınızı paylaşır hatta çocuğunuz gibi ağlarken gülümsetir bazen. Sanırım en sevdiğim özelliği; gece yatağa yattığımda suratımda kocaman bir gülücük oluşması. Bu çarşamba yine kursum var. Daha değişik tatlılar öğreneceğim. Sadece kitaplardan öğrenecek halim yok ya! :) Mayıs ayında da stajıma başlayacağım. Ama nerede olduğunu şimdilik size söyleyemem :). Hep beraber göreceğiz zaten :). Profesyonel kursum için aylar var fakat ben resmen duvarlara çentik atıyorum :). Bana şans dileyin şimdiden sevgili okuyucularım. Bon Appetit!

Feda-i CheeseCake'lerim







İşin en zor kısmı hiç bilmediğiniz bir şeyi yapmak bana göre! Her geçen gün ne kadar ilerlediğimi gördükçe inanın AlphaVille dinlerken dans ediyorum :). Ne kadar muhteşem bir his olduğunu ve istediği bir şeyi başarmaya yüz tutmuş arkadaşlar bilirler :). Tabi aralarda kriz geçirdiğim, mutfağın yerinde içime kapanmış bir şekilde oturduğum ya da denediğim bir tatlının rezalet olduğu deneyimler yaşıyorum. Bakmayın, çabuk demoralize olan biriyimdir. Fakat hayata tutunduğum bu konudaki azmim, beni yeniden ayağa kaldırıyor. Deneyimler, deneyimler, deneyimler.. En güzel anlar ise, sipariş aldığım zamanlar oluyor. Gözlerinizi kapatın ve düşünün! Hedefinize ne kadar yaklaştığınızı düşünün okuyucularım. İçiniz kıpır kıpır etmiyor mu? Felaketlerimden birini anlatmak istiyorum size; Dün her zaman yaptığım soğuk CheeseCake kalıplarının dışına çıkayım dedim ve fırında pişen, hani güzel restaurantlarda yediğiniz, CheeseCake'lerden yapma girişimim oldu. Çok güvendiğim kitabımdaki reçeteyi denedim. Kalıbı tepsinin içine koyuyorsunuz ve aynı Creme Brulee, Kaymakçına veya Krem Karamel gibi pişiriyorsunuz 1,5 saat kadar. Zavallım kabardı çok fena! O kabarırken ben üzüldüm resmen. Fırından çıkardıktan sonra her yerine bisküvi parçacıkları serpiştirdim. Bir gece buzdolabında beklesin kendisi dedim. Bununla doymadım tabi ben ve akrabamızdan aldığım reçeteyi yürürlüğe soktum. Soğuk CheeseCake'imin tarifine çok benziyordu açıkçası. Bana daha güven verdi! O da 1 saat kadar pişti fırında. Ötekisi gibi buzdolabındaki yerini aldı. Bugün akşam 5 çayında Arzu, Annem ve Ben ağır dedikodu yaparken test edelim dedik. Sonucun tam bir felaket olduğunu düşündüğüm yavrucaklarım, inanın harika olmuşlardı! Özellikle Limonlu CheeseCake offffff.. Tam istediğim kıvamdaydı! Ağızda dağılan, yerken gözlerinizi hafif kıstığınız an vardır ya, işte tam öyle oldu :). Bon Appetit!

18 Nisan 2010

Sipariş Kestaneli ve Çikolatalı Tartaletlerim






Geçen gün, liseden arkadaşım olan Bahar'ın arkadaşı Yunus Dalkılıç ile konuştum. ( Bu arada ismini blogumda yazacağım için beni mahkemeye vermeme garantisi de aldım :) ) Şirketinin başka bir kuruluşla yapacağı bir toplantı sonrası verilmek üzere küçük ciciler yapmamı istedi. Uzun telefon konuşmamızda tartaletlerin en güzel seçim olduğuna birlikte kanaat getirdik. Hem lezzettli hemde kişiye özel olmaları hepsini özel kılıyor diye düşündüm. Bugün teslim edeceğim tartaletler için sanırım başıma gelmeyen kalmadı. Kendisinin bunları okurken güleceğini tahmin ediyorum :). Dün gece aşırı baş ağrısıyla beraber mide bulantısı yaşadım! Sanırım arkadaşım Duygu'nun Wedding Shower'ında biraz üşüttüm. Kafein üstüne kafein alınca da böyle bir sonuç oluyormuş, bunu da öğrenmiş bulundum! Amacım dün gece hepsini bitirmek ve bugünde sabahtan teslim etmekti. Tabi çarşıdaki hesabın uymaması gibi benim planlarımda uymadı. Koltukta uyuya kalmışım. İşte planlı programlı yaşayan biri olarak böyle bir şey olunca sabahın köründe kalkıp cicilerinizi paşa paşa yapıyorsunuz. Minicik tartaletlerimi yaptıktan sonra üzerlerini bitter çikolata kırıkları ve minik çikolatalarla süsledim. Daha sonra presente etmek için, herbir tartaleti şeffaf kağıtlara sarıp kırmızı kurdele ile şekil yaptım :). Umarım beğenirler. Şimdiden Bon Appetit!

Günlük Peynirli Muffinlerim

Öğlen vakti evde miskin miskin oturmuşken insanın karnının deli gibi zil çalması olayını siz de bilirsiniz. İşte bende tam o modda ,ve fırından harika olacağını düşünüp çıkardığım ve tam anlamıyla felaket olan Paskalya Çöreğimin ardından, aklıma Peynirli Muffin yapmak geldi. Buna annemin bayılacağını biliyordum. Hemen kollar sıvandı ve mutfak faresi kimliğime büründüm :). Tarfini sizlerle paylaşmak istiyorum. Eğer evde canınız sıkılırsa veya manchies bir sey arıyorsanız muhteşem ve kolay bir tarif.

Malzemeler:
- 55 gr. terayağ
- 200 gr. sade un
- 2 tatlı kaşığı kabartma tozu ( 2 paket kabartma tozu oluyor)
- 2 çorba kaşığı toz şeker
- 2 yumurta
- 1 tatlı kaşığı toz kırmızıbiber ( isteğe bağlı)
- 125 ml süt
- 1 tatlı kaşığı kekik
- 60 gr. kaşar peyniri
- 1 tutam tuz

Yapılışı:
Fırını 190C ısıtın. Eminönünde satılan kağıt muffin kalıplarınızı (veya derin muffin kalıbını yağlayıp) tezgaha koyun. Tereyağını küçük bir tavada eritin ve ılıtın. Bir karıştırma kasesine veya mayonez kabına unu, kabartma tozunu, şekeri, tuzu ve toz kırmızıbiber'i birlikte eleyin. Başka bir kasenin içine yumurta, süt, erittiğiniz ve ılıttığınız tereyağı ve kekiği iyice çırpın. Süt karışımını kuru malzemelere ekleyin ve kuru malzemeler ıslanıncaya kadar karıştırın. Karışım, inanılmaz homojen olana ve pürüzsüzşene kadar karıştırmayın! Ortaya çıkan karışımı muffin kaplarınızda kaşık yardımıyla 1,5 parmak yukarından boşluk bırakarak koyun. Peynirleri ellerinizle küçük parçalara ayırın ve muffinlerin üzerine serpiştirin. Ardından kalan muffin karışımını üstüne koyun. Peynir içinde eriyecek. Eğer muffin kalıplarınız kağıt değilse, önceden yağlamanız çok önemli! Yapışabilir! Boşluk kalırsa kalıbınızda içine su koyu ki diğerleri eşit pişebilsin. Kabarana ve altın rengini alana kadar yaklaşık 30 dakika pişirin. Fırından çıkardıktan sonra 5 dk. soğutmayı unutmayın :). Hadi afiyetle yiyin bakalım.
Bon Appetit!

15 Nisan 2010

Hayal Etmek Olacakların Öngörüsüdür!

Ben bir hayal kurdum. Biliyor musunuz, elimden gelen herşeyi yapıyorum. Her gün çeşit çeşit ürünler yaratmaya ve kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Bugün, geçen gün ısmarladığım Fransız Chef Ceketim ve Mantar Şapkam geldi. İkisi de siyah renkte! Hani fransız aşcılar genelde siyah giyiniyor ya (ya da ben siyah giyiniyorlar diye aklımda benimsedim :) ) , bende onlara özendim diyebilirim. Aslında arabayı almadan önce lastiğini almak gibi bir şey bu. Çok heyecanlı bir kişiliğimdir fakat heves olduğum pek görülmemiştir. Bir şeyi başaracağına inanmak, bunu çok istemek çok önemli insanın hayatında diye düşünüyorum.
Einstein der ki; "Hayal etmek olacakların öngörüsüdür".
İnanır mısınız, sırf bir gün "Chef Patissier" olacağımı çok içten ümit ettiğim için karşıma çıkan iş tekliflerini bile geri çeviriyorum. Sanki yolumda dikenli bir telmiş gibi direk burun kıvırıyorum. Babamla, Annemle, Serra'yla ve Arzu'yla  bile durmadan "yok Donut nasıl yapılırmış, yok bugün kurabiye yapmaya çalıştım ama reçeteyi yanlış yazmış kitap" gibi konulardan konuşuyorum. Bazen acaba sıkılıyorlar mı diye düşünmüyor değilim. Akşamları sahip olduğum hamur işi, çikolata ve pasta kitaplarını çalışıyorum. Mantık yürütüp, en iyi nasıl yapacağımı düşünüyorum. Yanlarına notlar alıyorum. Pos-It'liyorum. İnanmayacaksınız ama rüyamda bile kendimi profesyonel mutfakta görüyorum beyaz üniformamla. Kendi kendime diyorum ki, şurada staj yapayım bir daha ki ay, ondan sonraki ayda şurada yapayım.. Sonra Profesyonel kursum bittikten sonra da süper bir yere girerim ve bir gün "Chef" ünvanını elde ederim. Yıllarca ne yapacağımı bilemeden herşeye elimi attım.  Kıyafet tasarımları gibi çeşitli alanlara el attım. Aileden gelen bir şey olsa gerek dikişe elim yatkın. Annem, ellerimin sihirli olduğunu söylüyor. Bazen elime yüzüme bulaştırdığım reçeteler oluyor. Görseniz boğazımda bir şey düğümleniyor. Sonra kendi kendime diyorum ki, "Bu daha başlangıç küçük hanım, daha yolun başındasın! Hadi nefes al ve devam et! Engeller sadece körler içindir!" Neyse ki, çok şanslıyım ve bana destek olan harika insanlar var. Tereddütlerimi ve paniklemelerimi kenara bırakmamı sağlıyorlar. Eğer siz de bir şeyi başarmak istiyorsanız, sadece hayal edin! Unutmayın, gerçekten istediğiniz bir şeyin gerçekleşmemesi imkansız!.. Bon Appetit!

13 Nisan 2010

KıpKırmızı Elma Şekerleri

Dün başlayan hastalığım bugün neyse ki daha iyi durumda. Fakat her zaman pır pır hareket etmeye alışkın olduğum için. bu bana bir ceza niteliğinde. Saatler ilerledikçe duvarların üstüme üstüme gelmeye başladığını fark ettim. İçimdeki kıpır kıpr kişiliğe inat vücudum bu duruma kesinlikle "Hayır, kalkıp şekerli bir şey yapamazsın! Buna halin yok!!" dese de ben kendimi tabi ki tutamadım :)). Gözlerimin yanmasını bir kenara bırakırsak burnum fena durumda değil. Hiç değilde akmıyor :). Erken başladığım antibiyotik sağ olsun! :) Zar zor ayağa kalktıktan sonra şekeri, suyu, glikozu ve elmaları kaptığım gibi Elma Şekeri yapmaya başladım. Elmaları iyice yıkayıp duruladıktan sonra üstündeki saplarını çıkarıp çubukları soktum. Onlar bezin üstünde iyicene kururlarken, ben orta boy bir tencerenin içinde şeker, su ve glikozu kaynatmaya başladım. Hiç şekeri dokunduğu için mutlu olan birini tanıyor musunuz? Tanımıyorsanız; Merhaba.. Ben Duygu Tuğcu. Çok memnun oldum :). 300 derece gibi bir sıcaklığa çıktıktan sonra ise ocaktan alıp kırmızı gıda boyasını içine bir güzel koyup karıştırdım. Ohhh misss gibi :)) Sonra da elmaları teker teker bu homojen likite bulandırıp yağlı kağıdın üzerine koydum. Ayyyy, görseniz nasıl parlak parlak oldular. Şimdiye kadar hep Elma Şekeri yapmak istemiştim. Bugüne kısmetmiş artık :) O kadar da söylemişlerdi yapması çok basit diye inanmamıştım o zaman. Ama şimdi görüyorum ki, her gün rahatlıkla kendinizi zorlamadan yapabileceğiniz bir şey! Hemde yapması çok kısa süre alıyor. Eğer çocuğunuz varsa veya benim gibi Elma Şekeri delisiyseniz hemen işe koyulun ve yapın derim. Şahsen her hafta diğer tatlılarımın arasında yapmaya karar verdim :) Bon Appetit!

12 Nisan 2010

Gökyüzünden Gelen Ay Şekilli Kurabiyeler


Şimdiye kadar yaptığım en güzel şey, Cevizli Ay Şeklinde Kurabiyelerim oldu. Ağızda usulca dağılıp sizi kendinizden geçirtiyor. Git gide elimin alışmasından olsa gerek bana herşeyin yapımı daha kolay gelmeye başladı. Hele ki yüreğinizden geliyorsa ve karşınızdaki kişi onu yedikten sonra çok sevdiğini söylüyorsa değmesin kimse keyfinize:)) Yaparken cevizleri rondodan geçirip una karıştırdım. Eğer benim gibi ceviz sevmeyen biriyseniz bu yöntem inanın mükemmel işe yarıyor! Kurabiyenize ceviz yediğinizi fark etmeden inanılmaz bir tat veriyor. Çıtır çıtır olduğunu da söylemem gerekiyor. Sahip olduğum tariften toplam üç tepsi çıkıyor. Üstüne de pudra şekeri koyuldu mu olay tamamdır! Ellerime sağlıkkkk ohhhh:)). Babam işine bile götürdü ki bu az rastlanır bir durum! Canım arkadaşım Arzu subjem, gecenin bir yarısı kapıma dayandığında ise; "Allll bakalımm nasıl olmuşşş??" diye ağzına kurbiyelerimi tıkıştırdım. Doğrusu 3'te 3 yapacağımı hiç düşünmemiştim. Ondan da "Harikaaaaaaa!" cavabını aldıktan sonra içim rahatladı :). Fakat en önemlisi yaparken ne kadar büyük haz aldığınızdır. Kurabiye, kurabiye olmaktan çıkıyor ve sizi mutlu eden bir olguya dönüşüyor. Şekil değiştiren mitolojik varlıklar gibi :). Ve subjelerime kurabiyeleri test ettirdikten sonra aldığım yüz ifadesi içimde nasıl bir rahatlık ve huzur yarattı bilemezsiniz. Bu kurabiye tarifimi duvara asmalıyım, asmalıyım, asmalıyım, asmalıyım! Göl kenarında oturmuş sessizce kitap okuyan biri gibi iç çekiyorum :)). Bon Appetit!

7 Nisan 2010

Biz Fabrika Değiliz, Sadece Ekmekçiyiz!


Yataktan sabahın köründe fırlayıp üstümü başımı özensiz bir şekilde halletikten sonra güzelce bir kahvaltı ettim. Kahvaltı dediysem kuru bir dilim ekmek! :( Hani dikkat ediyorum ya kendime yoksa bu yolun sonu iyi değil gibi görünüyor:). Kapıdan annemi sürüklerken içim kıpır kıpırdı. Sonunda ekmek yapmayı öğrenecektim. Farkındaysanız gitgide ilerliyorum. Kursa yolların yapımı yüzünden zar zor gittikten sonra yerimizi hemen kaptık :). Çağdaş İsrail Mutfağının yıldızı Executive Chef Erez Komarovsky bütün sıcaklığıyla bizi karşıladı. Şefin mottosu şöyleymiş: "Biz fabrika değiliz, sadece ekmekçiyiz". Normalden uzun süren eğitimde Pırasalı Challah Ekmeği, Fransız Campagne Ekmeği ( Pan de Campagne), Biberiye ve Patatesli Roll Ekmek, Koyun Peyniriyle Doldurulmuş Domatesli Ekmek yaptık. Yanında extra tricklerde gördük. Fransız tarzı ekşi maya yapımı gibi. Tabi bendeki heyecanı bir düşünün! Elim ayağım titredi bir ara hamuru yoğururken. İçimden "Az kaldı kızım, az kaldı" dedim bütün eğitim boyunca. Pür dikkat dinlemek ve not almakta üstüme adam tanımam zaten. Üniversiteden kalan bir alışkanlık olsa gerek. Harikulade geçirilen zamanın ardından süre yetmediği için kalan son iki ekmeği evde yepyeni fırınımda yaptım! Siftah yaptım diyelim :)) Tabi ekmek pişerken nemlendirsin diye fırının içine atılan buzlar biraz beni korkuttu ama fırına zarar vermiyormuş. Akşam yemeği saatinde hazır olan ekmekleri babama yedirme sırası geldiğinde, annemle pırasalı olanı söylemedik! Sadece patatesli dedik. Çünkü sevgili ve yemek seçen tombul babam, ağzına pırasa koymaz!! Görseniz bir beğendi! :). Tamam, çakallık yaptık birazcık ama olsun. Hapur hupur götürdü bütün ekmeği :)). Bu eğitim, profesyonel eğitimimden önce yakalayacağım çok büyük bir şanstı. Ve bende kaçırmadım açıkçası :). Kendimi aşıp bizim buradaki ekmek fırınında bu yaz staj yapmaya karar verdim. İşte okuyucularım, aklına bir şeyi koymuş bir kız olarak çabalarıma ben bile şaşırıyorum. Kocaman bir okyanusta yüzmeye çalışan küçük japon balığı misali.. Önümde açılan bütün yollara şükrediyorum! :). Bu arada Arzu'dan Alman Pastası tarifi geldi sonunda! :) En yakın zamanda onu da deneyeceğim ama ondan önce Haş Haşlı Çöreeeeekkkkkk :). Bon Appetit!

6 Nisan 2010

Can Simidi "Donut" Kardeşler









Eğer tatlı yapıyorsanız duygularınız çok önemlidir. Bence çok iyi konsantre olmanız gerekiyor ve modunuzun yüksek olması lazım. Bugün dans ederek donutlarımı yaptım diyebilirim. Eh! Ne de olsa yeni fırınım bugün geldi!!! Evet! Doğru duydunuz sevgili okuyucularım! Yani Christian Louboutin ayakkabı alsam bu kadar mutlu olamazdım herhalde. Artık emeklerim hiç olmayacak. Hoş Donutları yağda yapıyorum genelde ama olsun yine de:). Fırınımı yarın çalıştıracağım. Çok heyecanlıyım bir görseniz halimi. Ne yapsam acaba?.. Bu arada Dunkin Donut ile yarışan donutlarım şahane oldular! Daha önce de yaptığım için nasıl oalcaklarını biliyordum. Berliner konusunda kendime çok güvenirim ama donutlarım gitgide daha da güzel oluyorlar. Evdeki malzeme eksikliğinden ne yazık ki iki çeşit yapabildim. Şekerli ve üzeri erimiş çikolata kaplı olarak yaptım. Aslında fondant olsa daha iyi olurdu ama erimiş bitter çikolata da güzel oldu :). Ama akşam yemeğinden sonra kalori olarak geri dönmesi konusunda inanın yorum yapmak istemiyorum. Ne yapalım yarın meyve salatası günü olur benim için :). hmmppfhhh.. Bugün kendimle gurur duyuyorum. Çaaaakkkkkk! :) Bon Appetit!

2 Nisan 2010

Eve Gelen Ziyaretçi





Bir süredir kafama koyduğum Bül Bül Yuvasını bugün hayata geçirme kararı aldım sabah diet kahvaltımın hemen arkasından. Kuru kuru yenilen light ekmeğin ardından nasıl güzel geleceğini bir düşünün. Çölde vaha görmek gibi! Bül Bül Yuvası bir nevi baklava. Yapılışı da aslında o kadar zor değil fakat el alışkanlığı istiyor ne yazık ki. Sadece Bül Bül Yuvasıyla kalırmıyım?!Üstüne bir de Çikolatalı Turta yapmam gerekiyordu. Bu düşüncelerle çevriliyken anneannem ve teyzem bize geldi.Offf! Ev bildiğiniz tımarhane. 4 kadın!! Binlerce şükür ki anneannem daha önceden bül bül yuvası yapmış. Melek kafama düştü :). Sadece bende şöyle bir huy var; ben mutfakta çalışıyorken başka kimsenin olmasını istemiyorum. Sabotajlara maruz kalmamak için başka da çarem yok sanırım. Fakat yine de anneannemin talimatlarına uydum. Çok usluyumdur. Benden daha fazla bilene sonsuz saygım var. Turtanın hamurunu yoğurdum. Hamur olayında bayağı yol gittim. Kendisi dinlenirken, ben başladım bül büllerimin hamurunu yoğurmaya. Cik Ciiikk sesleri beynimin içinde yankılandı :). Aynı anda iki işi yapmaya çalışıyorum dikkatinizi çekerim. Normalde hiç yapamam! Konsantrem hemen dağılır. Madem ki, pastacı olucam çookkk ilerlemeliyim çookk! Bir hamur dinlenirken öteki, öteki hamur dinlenirken ötekinin işlerini yaptım mı? Yaptım! Sevgili turtacığım dandik fırınımda pişti. Nasıl mı? Hiç sormayın! Hala fırın bakıyorum. Hatta aştım kendimi sanayi tipi ankastre fırın bile sordum bugün. Çalışanın teşvik edici konuşmasından sonra telefonu kaparken dudaklarımın büzüştüğünü itiraf etmem gerekiyor. Ne de olsa kursuma para biriktiriyorum ve harcama yapmamam lazım. Bu cümleyi kurmanın bile benim için ne demek olduğunu keşke bilseydiniz. Gerçekten bir şeyi bu kadar istememiştim hayatım boyunca. Ve bu istek beni gün be gün büyütüyor. Gelelim turta ve bülbülcüğüme.. Turta süper oldu! Hatta Arzu'ya test etmesi için verdim. Kapı önünde konuşurken ağzının etrafı çikolata içindeydi bile :)). Tabi arada yine annemin turtamın tam ortasına, neden olduğunu bilmediğim bir sebepten ötürü, parmak daldırdı!!Şaşırdınız mı? Ben yine avaz avaz bağırdım tabi."Hep bunu yapıyorsun anneeeee!!" Bül Bül Yuvam ise, açıkçası şahane oldu. Hamurları tam arka taraf gözükecek biçimde açtım. Bunuda bir baklavacıdan duymuştum. Horey!!! İşlem tamam! (Bir Çaaakkk anneme, bir Çaaakkk ta anneanneme.) Anneannem şeker hastası olmasına rağmen çaktırmadan 5 adet yemiş! Bunu da çıkarken itiraf etti. Ama günü en güzel olayı, Arzu'nun kendi KitchenAid Mixerini ben benimkini alana kadar bana vermesiydi!! Eve getirdim, amerikan bar'ımın üstüne koydum ve bir çatal bül bül yedim. Annem; "Aaagghh! KitchenAid!!" dediği anda, cevap vericem ya bende, nefes boruma bülbül lokması kaçtı!! Bildiğiniz kıvrandım! En son suratım kıpkırmızıydı! Ama gördüğünüz gibi hala burdayım ve hala en sakar insan olarak karşısınızda duruyorum :). KitchenAid bana göz kırpıyor :) Merhabaaaaa sevimli şeyyyyyy :)
Bu sitede yayınlanan herşey © Copyright'ı Duygu Tuğcu'ya aittir.İçerik izinsiz kullanılamaz. Blogger tarafından desteklenmektedir.