25 Nisan 2016
Kardelene dönüşmek...
Karşılaştığımız zorluklar karşısında değişmeden kalmak sanırım olası değil. Davranış biçimlerinin hepsi değişiyor kardeşim. Mesela daha güçlü oluyorsun..sonraaa daha duygusuz oluyorsun.. sonraaa daha acımasız..daha umarsız oluyorsun. Bazen hayatımın bu hale gelmeden önceki halini çok özlüyorum. Gözlerimden yaş akarak gülme krizlerine girdiğim..dostların gerçek dost oldukları.. arkamdan iş çevrilmelerin olmadığı bir dünya..
Bütün dünyaya tek başıma savaş verirken değişmemek imkansiz gerçekten.Çok şeyden vazgeçiyorsunuz. Sevmekten..sevilmekten..çoğu hayalden.. en azından ben geçtim.. Bir hayale tutunurken..hayatı kurtarmaya çalışırken çok şeyden vazgeçtiğimi fark ettim. İsteyerek veya istemeyerek..oldu napalım di mi?..
Her gün ama her gün mesleğimi bırakmam için bir neden çıkıyor karşıma. Bazen bir duvara tosluyorum, bazen karaktersiz tiplerle uğraşıyorum, bazen kardeşim dediğim biri sırtımdan bıçaklıyor. Bazende garip bir bekleyiş...
Diyorum Duygu..git buralardan..napiyorsun..neyle uğraşıyorsun..Kendi kompleksleri içinde kavrulmuş insanların beni yıkmaya çalıştıklarını gördükçe incinmiyor değilim. Bende insanım değil mi eninde sonunda.. Bazen ben bile unutuyorum bunu..hatta kadın olduğumu.. Hayatimin icine aldigim guvendiklerim bana zaten 'HACI'derler..
Benim başka seçeneğim olmadı bu hayatta.Bana bir hayat verildi ve ben o yolda bir şekilde yürüyorum.
Şimdi size çok ayrıntılara girmeden bütün hikayenin arkadasındaki hikayemi anlatacağım.
Hani bir anda insanın hayatı değişir derler ya. İşte öyle bir gece benim bütün hayatım değişti.
İnanılmaz varlıklı bir haldeyken babamın kalp krizi geçirmesi sonucusunda bir gecede tüm hayatım tepetaklak oldu. Platinium kartımı çıkardığım günler..özel yapım arabama bindiğim..böyle havalı havalı louis vuittonlarda zaman geçirdiğim olmuştur yani :)Bildiğiniz şatoda yaşayan bir tiptim ben. Çok havaşlıydım belli değil..Kafanızda öyle tiki tiplerden canlanmasın. O halde bile çalıştım ben hep ve hep ayaklarım yere bastı. ama alışınca ve bir gecede tam tersine dönünce insan bir garip oluyor işte.
O hafta bütün arabalar evler satıldı. borçlar borçlar.. Baba çalışamıyor,anne ev hanımı tabi.iş başa düştü o zaman. Tek başıma herşeyi sırtladım. Her zaman güçlü müydüm.hayır.. Pazarda çalışmaya başladım. Takı tasarlayıp pazarlara çıktım. Üniversite mezunuyum kadınım diye barındırmadılar. Dayandım. Kitap okuma manyağımdır belki bilmezsiniz..2 bin tane kitabım vardı. Hepsini sattım. Kıyafetlerimi sattım. En çok kitaplarımın gitmesi koydu ama. Halen daha o gün aklımda. bağıra bağıra ağlamıştım. Sanki bütün hayatım ağlıyor gibi. Dostunu kaybetmek gibiydi. Pastacı olmayı kafama takmıştım. Okul paramı biriktirdim. Pazardan kazandığım para bir borca bir okul taksidine gidiyordu. internet üzerinden kekler turtalar falan satmaya başladım. okul paramı biriktirdim. Hem okumaya başladım hem çalıştım. Un ve yağdan hamur kavurduğum günleri bilirim ekmek alamadığımız için. Borç istediğim dostlarımın bana sırt çevirdiğini bilirim. Annemin kenara çekilip sessizce ağlayışlarını bilirim. Babamın hayatımda ilk defa haykırarak ağladığını.. Yüreğimin dayanmasını sağladım. O gün bugündür canla başla hiç durmadan çalışıyorum. hiç durmadan. Duygu yorulmuyor musun hiç diyeceksiniz biliyorum. Ne kadar yorgun olduğumu hangi kelime anlatır bilemiyorum. Tek dileğim pembe bir bisiklet..Böyle saçma bir hayalim var ama hangimizin yok ki?.. Daha bir sürü şey var ama onları anlatamam buradan..
Zor muydu?.. ah dostlarım.. zor sadece bir kelime olarak kalır yanında..
Ben bunca yıl dimdik ayakta durmuşum. Bütün fırtınaları bir bir göğüslemişim tek başıma. Kimsenin yapamadığını yapmışım ve sayılı birkaç kadın şeften biri olmuşum. Sonra birkaç kendini bilmez arkamdan iş çeviriyor. İşin en kötüsü ben bunları fark etmiyorum sanıyorlar ya hastasıyım. Alçakça.. karaktersizce.. kendini ve haddini bilmezce.. Yazım tarzımın kopyala yapıştır mı ararsınız.. benim gibi foto çektiren mi.. benim ürünlerimi taklit etmeye çalışan mı.. insanlarla konuşma tarzımı bile.. ama işte içten gelen bir şey bu. Ben hiçbir zaman yapmacık davranamadım. hiç öyle bir kaygımda olmadı. zaten ne kazandırır ki bana.. saçma yahu..gülmek lazım.. Ben düşmanımın bile dürüstünü severim. Bir kalitesi olmalı herşeyin. Hayat değişir her gün..olaylar kişiler.. değişmeyen tek şey nedir biliyor musunuz? Kendinizsiniz.. Eğer vazgeçmezseniz..pes etmezseniz.. işte gerçek başarı budur.
Eğer bir iki ürün yaptınız die hemen bir yerleriniz tavan yaparsa.. ustalarınıza boyun kaldırırsanız..kendinizi bir halt zannederseniz yani..yok olmaya mahkumsunuz.. Ben hala ustalarımın yanında saygı duruşuna geçiyorum. Bunca sene sonra bile.
Ben hayata dimdik durmuşken kimseye eyvallahım olmadı binlerce şükür.
Size bunları anlatmamın amacı her koşulda istediğiniz hayali gerçekleştirebileceğinizdir.
Eğer isterseniz..
Inanirsaniz..
Ben kendimden ve hayallerimden vazgeçmediğim için bugün benim.. olduğum gibi.riyasız..abartısız..
Ben dünyayı değiştireceğime inandım. ve oldu..
Eğer isterseniz herşey mümkündür..
Bütün dünyaya tek başıma savaş verirken değişmemek imkansiz gerçekten.Çok şeyden vazgeçiyorsunuz. Sevmekten..sevilmekten..çoğu hayalden.. en azından ben geçtim.. Bir hayale tutunurken..hayatı kurtarmaya çalışırken çok şeyden vazgeçtiğimi fark ettim. İsteyerek veya istemeyerek..oldu napalım di mi?..
Her gün ama her gün mesleğimi bırakmam için bir neden çıkıyor karşıma. Bazen bir duvara tosluyorum, bazen karaktersiz tiplerle uğraşıyorum, bazen kardeşim dediğim biri sırtımdan bıçaklıyor. Bazende garip bir bekleyiş...
Diyorum Duygu..git buralardan..napiyorsun..neyle uğraşıyorsun..Kendi kompleksleri içinde kavrulmuş insanların beni yıkmaya çalıştıklarını gördükçe incinmiyor değilim. Bende insanım değil mi eninde sonunda.. Bazen ben bile unutuyorum bunu..hatta kadın olduğumu.. Hayatimin icine aldigim guvendiklerim bana zaten 'HACI'derler..
Benim başka seçeneğim olmadı bu hayatta.Bana bir hayat verildi ve ben o yolda bir şekilde yürüyorum.
Şimdi size çok ayrıntılara girmeden bütün hikayenin arkadasındaki hikayemi anlatacağım.
Hani bir anda insanın hayatı değişir derler ya. İşte öyle bir gece benim bütün hayatım değişti.
İnanılmaz varlıklı bir haldeyken babamın kalp krizi geçirmesi sonucusunda bir gecede tüm hayatım tepetaklak oldu. Platinium kartımı çıkardığım günler..özel yapım arabama bindiğim..böyle havalı havalı louis vuittonlarda zaman geçirdiğim olmuştur yani :)Bildiğiniz şatoda yaşayan bir tiptim ben. Çok havaşlıydım belli değil..Kafanızda öyle tiki tiplerden canlanmasın. O halde bile çalıştım ben hep ve hep ayaklarım yere bastı. ama alışınca ve bir gecede tam tersine dönünce insan bir garip oluyor işte.
O hafta bütün arabalar evler satıldı. borçlar borçlar.. Baba çalışamıyor,anne ev hanımı tabi.iş başa düştü o zaman. Tek başıma herşeyi sırtladım. Her zaman güçlü müydüm.hayır.. Pazarda çalışmaya başladım. Takı tasarlayıp pazarlara çıktım. Üniversite mezunuyum kadınım diye barındırmadılar. Dayandım. Kitap okuma manyağımdır belki bilmezsiniz..2 bin tane kitabım vardı. Hepsini sattım. Kıyafetlerimi sattım. En çok kitaplarımın gitmesi koydu ama. Halen daha o gün aklımda. bağıra bağıra ağlamıştım. Sanki bütün hayatım ağlıyor gibi. Dostunu kaybetmek gibiydi. Pastacı olmayı kafama takmıştım. Okul paramı biriktirdim. Pazardan kazandığım para bir borca bir okul taksidine gidiyordu. internet üzerinden kekler turtalar falan satmaya başladım. okul paramı biriktirdim. Hem okumaya başladım hem çalıştım. Un ve yağdan hamur kavurduğum günleri bilirim ekmek alamadığımız için. Borç istediğim dostlarımın bana sırt çevirdiğini bilirim. Annemin kenara çekilip sessizce ağlayışlarını bilirim. Babamın hayatımda ilk defa haykırarak ağladığını.. Yüreğimin dayanmasını sağladım. O gün bugündür canla başla hiç durmadan çalışıyorum. hiç durmadan. Duygu yorulmuyor musun hiç diyeceksiniz biliyorum. Ne kadar yorgun olduğumu hangi kelime anlatır bilemiyorum. Tek dileğim pembe bir bisiklet..Böyle saçma bir hayalim var ama hangimizin yok ki?.. Daha bir sürü şey var ama onları anlatamam buradan..
Zor muydu?.. ah dostlarım.. zor sadece bir kelime olarak kalır yanında..
Ben bunca yıl dimdik ayakta durmuşum. Bütün fırtınaları bir bir göğüslemişim tek başıma. Kimsenin yapamadığını yapmışım ve sayılı birkaç kadın şeften biri olmuşum. Sonra birkaç kendini bilmez arkamdan iş çeviriyor. İşin en kötüsü ben bunları fark etmiyorum sanıyorlar ya hastasıyım. Alçakça.. karaktersizce.. kendini ve haddini bilmezce.. Yazım tarzımın kopyala yapıştır mı ararsınız.. benim gibi foto çektiren mi.. benim ürünlerimi taklit etmeye çalışan mı.. insanlarla konuşma tarzımı bile.. ama işte içten gelen bir şey bu. Ben hiçbir zaman yapmacık davranamadım. hiç öyle bir kaygımda olmadı. zaten ne kazandırır ki bana.. saçma yahu..gülmek lazım.. Ben düşmanımın bile dürüstünü severim. Bir kalitesi olmalı herşeyin. Hayat değişir her gün..olaylar kişiler.. değişmeyen tek şey nedir biliyor musunuz? Kendinizsiniz.. Eğer vazgeçmezseniz..pes etmezseniz.. işte gerçek başarı budur.
Eğer bir iki ürün yaptınız die hemen bir yerleriniz tavan yaparsa.. ustalarınıza boyun kaldırırsanız..kendinizi bir halt zannederseniz yani..yok olmaya mahkumsunuz.. Ben hala ustalarımın yanında saygı duruşuna geçiyorum. Bunca sene sonra bile.
Ben hayata dimdik durmuşken kimseye eyvallahım olmadı binlerce şükür.
Size bunları anlatmamın amacı her koşulda istediğiniz hayali gerçekleştirebileceğinizdir.
Eğer isterseniz..
Inanirsaniz..
Ben kendimden ve hayallerimden vazgeçmediğim için bugün benim.. olduğum gibi.riyasız..abartısız..
Ben dünyayı değiştireceğime inandım. ve oldu..
Eğer isterseniz herşey mümkündür..
3 Ocak 2016
İç Kusma Sorunsalı
Son yazıyazdığımdan bu yana 3 sene geçmiş. Vay anasını :) Beni eğer sosyal medyadan takip ediyorsanız güzel insanlar gelişmelerden muhakkak haberdarsınızdır. Yeniden yavaş yavaş yazmaya karar verdim. Nasıl zaman bulacağım hakkında en ufak bir fikrim yok ama deneyeceğiz bakalım :)
Bu zaman zarfında sektör aldı başını yürüdü tabi. Offf.. milyon kişi var. Bu sizi korkutmasın. Eğer fark yaratabiliyorsanız tutunursunuz. Bazı kişiler hiçbir halt yapamadıkları halde bile inanılmaz bir pazarlama ile kendilerini öyle bir satıyorlar ki.. bu konuda takdir ediyorum ama lamı cimi yok. Kadın kendini satıyor kardeşimmmm :) yaptığı ürünler mi? hahahahahha.. no comment bebemm :)
Taklit en samimi yalakalıktır kanımca.. bBayılıyorum öyle tipleri gördükçe. Beni sinirlendirmek çok zor. Bunun için uğraşıyorlar ama yemez :) Ben bunca yıl hayata karşı dimdik durmuş sillesinden geçmişim. Zorluklar beni yıldıramamış bir Allahın kulu mu yapacak bunu! Hahayt! Alnını karışlarım Alim Allah! :)
Geldiğim bu duruma, sevgili okurlarımda farkındadır, tek başıma geldim. Tırnaklarım kanaya kanaya yılmadan vazgeçmeden. Ne kendimi pazarladım ne reklam yaptım. Bu nacizane blogum dışında internet sitem bile yok. reklamda vermem. Beni keşfeden bulur. Benim yolum hoşuna gittiyse herkesi yanımdan yürümesine onur duyarım. Sadece ama sadece işlerimle varlığımı sürdürdüm ve bundan sonrada öyle olacak. işim olmaz onla bunla laf dalaşına giren tiplerle takılmaya. Benim daha büyük hayallerim ve daha büyük bir kişiliğim var. Düştüğüm zaman TEK başıma kalktım ayağa. Kimseden destek almadan. TEK BAŞIMA! O yüzden o kadar umrumda değiller ki..
Ama bazende hadlerini bildirmek lazım kimilerinin. Yoksa kendilerinden geçiyorlar hhahahaha.. Ortalığı boş zannedip atıp tutuyorlar. Ben susmam! Yedirmem ne kendi hakkımı ne başkasının hakkını!
Bir pastacıysan sen kardeşim, sadece figür yapınca pastacı olunmuyor bunu bir netleştirelim. Kabartma tozu ve karbonatın arasındaki farkı bilmeyen kişi pastacı olamaz! bu net! Anlaştık değil mi bu konuda? :) Hele kendileri sıfırdan bir şeyi ilk yapmış gibi lanse etmelerine öyle gülüyorum ki.. Ah bebeğimmmm ahhhh diyesim geliyor. ama o kadar acıma duygum yok maalesef :) Yardıma kimin ihtiyacı varsa hiç düşünmeden koşarım. Hatta bu yolda bayağı kazık yemişliğimde vardır. Hali hazırda ben gibi olmaya çalışmak değil, ben olmaya çalışan birkaç kişi bile söylebilirim. Ben hayatım boyunca bir şey olmaya çalışmadım. çünkü bir şey olduğumu zaten biliyordum. Birine benzemeye de çalışmadım. Niye başkası olmaya çalışayım ki? Benim bir kişiliğim var yahu :) Allahıma binlerce şükür ki yapıyorumda birşeyler.
Şimdi açıklağa kavuşturulması gereken başka bir konumuz daha var güzel insanlar; EGOSUZ OLMAK.
Beni tanıyanlar ve yakından takip eden dostlar bilir. Benim yıllardır girdiğim bir yol var. Bu inanç meselesi. İnsan oğlu aşağılık kompleksiyle ve egolarıyla doğar. Aldığımız telefonlar, arabalar,kıyafetler vs hep bundandır. İnsan olunduğu için herkesin bir egosu vardır. Bana göre bunu en aza indirgemek gerekir. Kadın orda tutmuş kardeşim hayatımda gördüğüm en egolu yazıyı yazmış.Millet altına ay ne egosuzsunuz diyor. EGO kelimesinin anlamını bilmemiz gerekiyor ilk önce. Benim inancımdan dolayı ben yıllar içerisinde bunu minimize etmeyi başardım. Ne kötü hırlarım ne en iyi olayım diye bir kafa da değilim. ama asla asla mütevazi de değilimdir. Mütevazilik en büyük megolamanlıktır! İnsan kendinin ne olduğunu bilmeli. Mütevazilik kisvesi altında diğerlerini küçümseyip kendini yücelten bir sürü kişilik var ortada. Ah bebeğim benim gibi çok kitap okuyan kişiler senin ne demek istediğini anlıyorda sen anca etrafındaki bazı kişileri kandırırsın.
Hayatımda hiçbir zaman olduğumdan başka biri olarak davranmadım binlerce şükür. Giderliysem giderlyim mutluysam mutluyum. Kimsenin gözüne de sokmam hiçbir şeyi. Kendimin farkındayım fakat ben buyum ve senden üstünüm gibi bir anlam yükleyen cümle asla kurmam! Çünkü hep dediğim gibi bir bir okyanusun parçalarıyız. Bir bütünü oluşturuyoruz. Belki ben bir şeyi daha fazla biliyorumdur ama belki sen başka bir konuyu benden daha fazla biliyorsundur. Hepimizin birbirinden öğreneceği şeyler var. Ben haddimi bilirim ama haddini bilmeyene de haddini bildiririm. Heheyt! Ne konuştum be! Bıraksanız içimdekini kusacakmışım gibi :) Biriktirmişim içimde hahahahahah..
Daha da varda zamanla yazacağım herşeyi.. Eh yazmadığım bayağı zaman olmuş. :)
İçinde sevgi kırıntısı olmayan kişilerle işim olmaz nitekim. ama yolu merhamet, sevgi ve sanattan geçen herkese boynum kıldan ince..
Bu zaman zarfında sektör aldı başını yürüdü tabi. Offf.. milyon kişi var. Bu sizi korkutmasın. Eğer fark yaratabiliyorsanız tutunursunuz. Bazı kişiler hiçbir halt yapamadıkları halde bile inanılmaz bir pazarlama ile kendilerini öyle bir satıyorlar ki.. bu konuda takdir ediyorum ama lamı cimi yok. Kadın kendini satıyor kardeşimmmm :) yaptığı ürünler mi? hahahahahha.. no comment bebemm :)
Taklit en samimi yalakalıktır kanımca.. bBayılıyorum öyle tipleri gördükçe. Beni sinirlendirmek çok zor. Bunun için uğraşıyorlar ama yemez :) Ben bunca yıl hayata karşı dimdik durmuş sillesinden geçmişim. Zorluklar beni yıldıramamış bir Allahın kulu mu yapacak bunu! Hahayt! Alnını karışlarım Alim Allah! :)
Geldiğim bu duruma, sevgili okurlarımda farkındadır, tek başıma geldim. Tırnaklarım kanaya kanaya yılmadan vazgeçmeden. Ne kendimi pazarladım ne reklam yaptım. Bu nacizane blogum dışında internet sitem bile yok. reklamda vermem. Beni keşfeden bulur. Benim yolum hoşuna gittiyse herkesi yanımdan yürümesine onur duyarım. Sadece ama sadece işlerimle varlığımı sürdürdüm ve bundan sonrada öyle olacak. işim olmaz onla bunla laf dalaşına giren tiplerle takılmaya. Benim daha büyük hayallerim ve daha büyük bir kişiliğim var. Düştüğüm zaman TEK başıma kalktım ayağa. Kimseden destek almadan. TEK BAŞIMA! O yüzden o kadar umrumda değiller ki..
Ama bazende hadlerini bildirmek lazım kimilerinin. Yoksa kendilerinden geçiyorlar hhahahaha.. Ortalığı boş zannedip atıp tutuyorlar. Ben susmam! Yedirmem ne kendi hakkımı ne başkasının hakkını!
Bir pastacıysan sen kardeşim, sadece figür yapınca pastacı olunmuyor bunu bir netleştirelim. Kabartma tozu ve karbonatın arasındaki farkı bilmeyen kişi pastacı olamaz! bu net! Anlaştık değil mi bu konuda? :) Hele kendileri sıfırdan bir şeyi ilk yapmış gibi lanse etmelerine öyle gülüyorum ki.. Ah bebeğimmmm ahhhh diyesim geliyor. ama o kadar acıma duygum yok maalesef :) Yardıma kimin ihtiyacı varsa hiç düşünmeden koşarım. Hatta bu yolda bayağı kazık yemişliğimde vardır. Hali hazırda ben gibi olmaya çalışmak değil, ben olmaya çalışan birkaç kişi bile söylebilirim. Ben hayatım boyunca bir şey olmaya çalışmadım. çünkü bir şey olduğumu zaten biliyordum. Birine benzemeye de çalışmadım. Niye başkası olmaya çalışayım ki? Benim bir kişiliğim var yahu :) Allahıma binlerce şükür ki yapıyorumda birşeyler.
Şimdi açıklağa kavuşturulması gereken başka bir konumuz daha var güzel insanlar; EGOSUZ OLMAK.
Beni tanıyanlar ve yakından takip eden dostlar bilir. Benim yıllardır girdiğim bir yol var. Bu inanç meselesi. İnsan oğlu aşağılık kompleksiyle ve egolarıyla doğar. Aldığımız telefonlar, arabalar,kıyafetler vs hep bundandır. İnsan olunduğu için herkesin bir egosu vardır. Bana göre bunu en aza indirgemek gerekir. Kadın orda tutmuş kardeşim hayatımda gördüğüm en egolu yazıyı yazmış.Millet altına ay ne egosuzsunuz diyor. EGO kelimesinin anlamını bilmemiz gerekiyor ilk önce. Benim inancımdan dolayı ben yıllar içerisinde bunu minimize etmeyi başardım. Ne kötü hırlarım ne en iyi olayım diye bir kafa da değilim. ama asla asla mütevazi de değilimdir. Mütevazilik en büyük megolamanlıktır! İnsan kendinin ne olduğunu bilmeli. Mütevazilik kisvesi altında diğerlerini küçümseyip kendini yücelten bir sürü kişilik var ortada. Ah bebeğim benim gibi çok kitap okuyan kişiler senin ne demek istediğini anlıyorda sen anca etrafındaki bazı kişileri kandırırsın.
Hayatımda hiçbir zaman olduğumdan başka biri olarak davranmadım binlerce şükür. Giderliysem giderlyim mutluysam mutluyum. Kimsenin gözüne de sokmam hiçbir şeyi. Kendimin farkındayım fakat ben buyum ve senden üstünüm gibi bir anlam yükleyen cümle asla kurmam! Çünkü hep dediğim gibi bir bir okyanusun parçalarıyız. Bir bütünü oluşturuyoruz. Belki ben bir şeyi daha fazla biliyorumdur ama belki sen başka bir konuyu benden daha fazla biliyorsundur. Hepimizin birbirinden öğreneceği şeyler var. Ben haddimi bilirim ama haddini bilmeyene de haddini bildiririm. Heheyt! Ne konuştum be! Bıraksanız içimdekini kusacakmışım gibi :) Biriktirmişim içimde hahahahahah..
Daha da varda zamanla yazacağım herşeyi.. Eh yazmadığım bayağı zaman olmuş. :)
İçinde sevgi kırıntısı olmayan kişilerle işim olmaz nitekim. ama yolu merhamet, sevgi ve sanattan geçen herkese boynum kıldan ince..
27 Ağustos 2013
Senin yaptıkların kadar olmaz ama..

İki mekan açtım. Gördüm anyayı konyayı. Şu an milli piyango bile çıksa bir daha bir yer açmayı düşünmüyorum. Mahvoldum ya bildiğiniz! Gerçekten hiç kolay bir şey değil. Ha ama şöyle bir durum var tabi. Arkanız sağlamdır, parasal anlamda güvenceniz vardır. Size sosyal hayatta yaratabilecek çalışan tutabilecek durumdasınızdır he o zaman tamam işin rengi değişir. Ama ne olursa olsun, minimum 2 sene bu sektörde bir yerde çalışmadan bir yer açmayın derim. İlk önce bir ortamda pişin! Sonra batarsınız falan alimallah! Aman aman diyim yani! :/ Aranızda profesyonel okula gitmek isteyen çok arkadaş var biliyorum. Okullar hakkaten insanın bakış açısını acaip değiştiriyor. En önemlisi teorik anlamda. Butik pasta işine girişeceksen hmmmmm göreceli. Ama onu da yapacaksan diğerlerini de bilmen gerekiyor. Bana göre sadece butik pasta yapan biri pastacıııııı değildiiiiirrrrrr dostum! Piyasada kalıcı olamazsın. Hele ki bu kadar büyük bir rekabet piyasası varken. Yok yani! Olmaz o iş! İlk önce beynini bilgiye açmalısın. Şimdi sen o macaronu yaparken italyan meringue'in şurubunu kaç derecede dökeceğini bilmezsen olmaaazzzzz! Bu iş doktorluk gibi. Devamlı kendini geliştiriyor. Farklı farklı şeyler moda oluyor. Bir ara şeker hamurlu kurabiye modaydı. Farkındaysanız onun modası geçti. Bu aralar keskin kenarlı pastalar bayağı moda. O da geçiçek ve farklı birşey çıkıcak piyasaya. Kendini devamlı geliştirmen lazım. Sırf tek bir tarz yapıyorsan bile o bölümde geliştir kendini. İncele bak millet napıyor ne ediyor. Ama sırf o gıcık olduğun kız yapıyor diye başlama. Söyledim bu kolay bir yol değil. Zaten hangi yol kolay ki. Eğer gerçekten seviyorsan ve gerçekten istiyorsan yap ne yapacaksan. Atla bu denize gitsinnnn yaaaa... Fazla da kasma kendini öyle. Olacaksa oluyor merak etme! :)
Herşey kendine inandığın zaman başlar sevgili okuyucum. Sana güç verecek şey yine kendinsin. Başka hiçbir şey değil. Biliyorum sıfırdan başlamak korkutucudur ama inan bana değiyor. İçinden gelen o ses o var ya.. Onu dinle.. Sana doğru yolu gösterecek.. Benim hikayem, mutfakta tepinen hayalperest bir kızdan akademide öğretmenlik bile yapmış bir insana kadar ilerledi. Gerisini sen düşün.. Bu arada çok yakında görsel olarakta etraftayım şimdiden haberiniz olsun :)
O adımı atmak evet zor ama imkansız değil. Kendine bunu söyle; Herşey mümkündür..
Bon Appetit!
13 Nisan 2013
Herşey bir hayalle başlar!
Uzun zamandır yazamadığımın farkında olduğunuzu biliyorum. Halimi görseniz perişanları oynuyorum resmen. Hayat nereye gidiyor ben nerede duruyorum hiç bilmiyorum. Ne için neden yapıyorum artık onunda kavram karmaşası içerisindeyim. Kendimi sadece aynaya baktığımda tanıyorum. Gitgide hayattan uzaklaşmaya başladığımı fark ettim. Devamlı haftanın 7 günü çalışınca böyle mi oluyor ne anlamadım hiç. Hoş sevmesem katlanılacak olay değil ya hani neyse!:) O yüzden en sevdiğim mevsim olan "İlkbahar" ile yeniden hayata başlamaya karar verdim. Hayata sıfırdan başlamak çok zor ve riskli gelir çoğu insana, ki bende risk alan biri değilimdir normalde. Garantili hareket ederim. Nereye gideceğimi bilmem lazım. Gel görelim bir kere yaptım ya taaaa en başında, sildim ya hayatımı yeni bir hayata başlamak için,o zamanlar kimse bulunduğum bu noktada olacağımı bilemezdi, ben bile!:) Oysa herşey hayal ederek başlar. Bende hep öyle yaptım. Hayal ettim ve bodozlama daldım hayata. Hatırlar mısınız bilmem ama ilk başlarda yerlerde tepinip duran, ağlayan veya mikserleri kıran biriydim. Şimdi deneyimlerden geçtikten sonra işimde sayılı kişilerden biri oldum. Gazeteler dergiler televizyonlarda yer alıyorum. Nasıl oldu hangi noktadan bu noktaya geldim orasını kaçırdım şahsen. Ama tamda istediğim zamanda ve yerdeyim. Geleceği düşünmekten çoğumuz şu anın tadını kaçıyoruz. Ne yapıcam nerdeyim noluyor? milyon soru var kafanızda değil mi? Bir an dur ve bir hayal kur. Ne olduğu önemli değil. Sadece bir tane. Bazı durumlarda hayal bile kuramamanın ne kadar zor olduğunu biliyorum. Bana da oldu merak etme sevgili okuyucum.. Sessiz bir yere geç, istersen bir müzik aç ve ne olmak istiyorsan veya ne yapmak istiyorsan onu düşün. Sadece küçük bir hayal kur. Bunu yapabilirsin..
Bugün bahar sıcak yüzünü gösteriyor. Yenilik mevsimi benim için. Dinngggg dongggggg! :) Baharla beraber saçlarımı tamamen koyu renk yaptım, kilo verdim ki bu pastane varken çoookk zor! Üstüne sigarayı bıraktım! Bomba değil mi?! Vallahi yaptım kendimle de gurur duyuyorum bu konuda! :)Bana bir alkışşş!! :) Üstüne şu anda söyleyemeyeceğim değişikler yapmaya başladım. Daha mutlu daha sağlıklı daha huzurlu olmalı bence hayat. Bende bunun için hayatı daha sadeleştirmeye karar verdim bu güzel ve özel mevsimle..
Biliyorum sevgili okuyucularım, bazen hayal kurması da harekete geçmesi de hakkaten çok zor be kardeşim. Neyle uğraşacaksın değil mi.. Salak saçmalak insanlarla mı, dost sandığın müsveddeler mi, sırtından bıçaklayanlar mı, kuyunu kazmaya çalışanlar mı, insan sandığın yaratıklar mı, inanmayanlar mı..Neyle uğraşacaksın değil mi?.. Peki sana soruyorum; Gerçekten kendinden bu kadar mı vazgeçtin? Hayatı boşver ( sen hangi küfürü ettiğimi anladın :)), insanları boşver, gereksiz her ayrıntıyı boşver dostum. Evet yapayalnızsın ve evet tek başına yapacaksın, şanslıysan yanında sana destek olacak birileri olur ama değilsen başa dönüyoruz yalnızsın, sana söylüyorum korkulacak hiçbir şey yok! Olay ilk adım! Onu attın mı olay tamammmm!
Asıl olay başlamak değil oysa ki biliyor musun.. Asıl bu macerada göreceğin şey kazandıkların kadar kaybettiklerinin olduğu.. İnsanları asıl yüzlerini göreceksin.. Bu biraz incitici.. Yaşadım biliyorum. Evliysen çoookk şanslısın ama değilsen kimse kolay kolay bu tempoya katlanamayacak. Ki hoş zaten dünya öyle haysiyetsiz adamla dolu ki zaten sen kendini işe vericen daha da fazla:))
İnan bana eğer gerçekten tutunursan hayaline, o bir şekilde olacak! ve kaybettiğini sandığın şeyler var ya aslında kazançların olacak.
Ben sana diyorum ki, Vazgeçme..
Hayalinden vazgeçme ama en ama en önemlisi sevgili okuyucum,
kendinden vazgeçme..
Çünkü bu hayat ne olursa olsun, bir şekilde güzel.. Sadece bakmayı öğrenmen lazım..
Hadi git kendine bir kahve koy bakalım sonrada gözlerini kapat ve bir hayal kur..
Bon appetit!
Bugün bahar sıcak yüzünü gösteriyor. Yenilik mevsimi benim için. Dinngggg dongggggg! :) Baharla beraber saçlarımı tamamen koyu renk yaptım, kilo verdim ki bu pastane varken çoookk zor! Üstüne sigarayı bıraktım! Bomba değil mi?! Vallahi yaptım kendimle de gurur duyuyorum bu konuda! :)Bana bir alkışşş!! :) Üstüne şu anda söyleyemeyeceğim değişikler yapmaya başladım. Daha mutlu daha sağlıklı daha huzurlu olmalı bence hayat. Bende bunun için hayatı daha sadeleştirmeye karar verdim bu güzel ve özel mevsimle..
Biliyorum sevgili okuyucularım, bazen hayal kurması da harekete geçmesi de hakkaten çok zor be kardeşim. Neyle uğraşacaksın değil mi.. Salak saçmalak insanlarla mı, dost sandığın müsveddeler mi, sırtından bıçaklayanlar mı, kuyunu kazmaya çalışanlar mı, insan sandığın yaratıklar mı, inanmayanlar mı..Neyle uğraşacaksın değil mi?.. Peki sana soruyorum; Gerçekten kendinden bu kadar mı vazgeçtin? Hayatı boşver ( sen hangi küfürü ettiğimi anladın :)), insanları boşver, gereksiz her ayrıntıyı boşver dostum. Evet yapayalnızsın ve evet tek başına yapacaksın, şanslıysan yanında sana destek olacak birileri olur ama değilsen başa dönüyoruz yalnızsın, sana söylüyorum korkulacak hiçbir şey yok! Olay ilk adım! Onu attın mı olay tamammmm!
Asıl olay başlamak değil oysa ki biliyor musun.. Asıl bu macerada göreceğin şey kazandıkların kadar kaybettiklerinin olduğu.. İnsanları asıl yüzlerini göreceksin.. Bu biraz incitici.. Yaşadım biliyorum. Evliysen çoookk şanslısın ama değilsen kimse kolay kolay bu tempoya katlanamayacak. Ki hoş zaten dünya öyle haysiyetsiz adamla dolu ki zaten sen kendini işe vericen daha da fazla:))
İnan bana eğer gerçekten tutunursan hayaline, o bir şekilde olacak! ve kaybettiğini sandığın şeyler var ya aslında kazançların olacak.
Ben sana diyorum ki, Vazgeçme..
Hayalinden vazgeçme ama en ama en önemlisi sevgili okuyucum,
kendinden vazgeçme..
Çünkü bu hayat ne olursa olsun, bir şekilde güzel.. Sadece bakmayı öğrenmen lazım..
Hadi git kendine bir kahve koy bakalım sonrada gözlerini kapat ve bir hayal kur..
Bon appetit!
25 Ekim 2012
Menapozik Yaşamlar ve Kurban Bayramı Şenliği

Bu hayatta güzel şeylere kavuşmak kolay değil. En azından benim için hiç olmadı. Ne başardıysam tek başıma başardım. Sıfırdan bir hayat yarattım. Bunun sadece güzelliklerinden konuşsam, palavracının teki olurum. Hayat öyle değil ki sevgili okuyucularım. Mide kastıcı anları da oluyor. Önemli olan, baş koyduğunuz bu savaştan nası çıkacağınız. Güç içimizden gelir. Nasıl kullanacağınızda size kalıyor. Fedakarlıklar oluyor. Olacaktır da. Çok fazla adam kaybedeceksiniz takımınızdan. En azından bu size gerçekleri gösterecek. Her zaman böyle mi olur? İnanın hiç bilmiyorum. Öyle olmamasını ümit ediyorum. Her gün vitaminlerle ayakta durmak hiç kolay bir şey değil çünkü. Hedeflerim arasında 2013 yılında istanbulu terk etmek var. Sanırım işleri yoluna koyup huzurlu bir yaşam için göç edeceğim. Sadece bir plan bu.. Size bir sır vereyim mi? Elimde olsa ve hiç paraya ihtiyaç duymasaydım, yemin ediyorum kırıp dizimi evimde oturup, gelen siparişleri evden yapardım. Hayat akıp gidiyor ve ben hep aynı günü yaşıyorum.
Hayalleriniz var. Mükemmel bir şey bu. Elinizi ardınıza koymayın kalkın ve yapın sevgili okuyucularım. Ama her ne yapıyorsanız, bilerek ve isteyerek yapın. Hayallere ulaşması zor ve değişik getirileri ve götürüleri olabiliyor. Ne istediğinizi bilin. ve bodozing atlayın. Çünkü düşünürseniz asla cesaret edemeyeceksiniz. Hiçbir şey kolay değil. Hiçbir iş bir başkasından farklı değil aslında. Herşey yüreğinizde ve beyninizde bitiyor hatta başlıyor. Eğer hepimiz hayallerimizi bir çırpıda kolaycacık gerçekleştirseydik harikakulade olurdu ama iş öyle değil dostlar. Perspektivler anında değişebiliyor. Olay yolda olmak yolun sonuna gelmek değil. Güzel şeyler var ve kötü şeylerde var. İnancınızı yitirmeyin. Ne kadar amatör ne kadar profesyönel olduğunuzla alakalı değil, bir an geliyor o boşluğa düşüyorsunuz. Bu gayet normal. İnsan olduğunuzu unuttunuz mu yoksa?..
Hadi gülümseyin..
Güzel bayramlar sevgili okuyucularım
Bon Appetit!
10 Eylül 2012
Fighting!
Beni tanıyan herkes bilir ki, bayağı kore dizilerinin fanatiğiyimdir. Hatta çoğu arkadaşım tarafından biraz alay konusu olabilirim bu konu hakkında fakat ben yine de neredeyse her gece iş dönüşü izlemeye devam ediyorum. Bayağı bayağı türk dizileri gibi aslında ve %90'ında aşağı yukarı aynı konu. Fakir kız iki zengin çocuk arasında kalır! :)) Sadece bizim iç karartıcı dizilerimizden farkı; evet korece! :))) ve insanı daraltmıyor. Suratınızda gülümseme oluşuyor sadece. Hepinize tavsiye ederim. Beyniniz bunalmışsa ve benim gibi hayatınız iş ise ve eve geldiğinizde beyninizi durdurmak istiyorsanız en mükemmel çözüm sevgili okuyucularım.Ayrıca sevgili çekik gözlü arkadaşlarımızın dizilerinde söyle bir şey var ve resmen benim mottom oldu son zamanda; Mesela biri bir iş görüşmesine giriyor veya zorlu bir mücadeleden geçecek diyelim. Onu seven ve destekleyen kişi elini yumruk şeklinde yapıp hava kaldırıyor; Fighting! diyye ince tiz bir sesle karşısındakine destek veriyor! hihihihihi düşündükçe gülüyorum yahu!Bizim mutfaktaki versiyonu ise şöyle, ben delirmiş bir halde etrafa bağırıp çağırmaya başladığımda babam yüzünde kocaman bir gülücükle Fighting diye bağırıyor!!! hahahahahah işte o an bütün stres gidiyor.Hakkaten komik bir aileyiz diyorum inanmıyorsunuz! :)) Bu hafta pasta rekorumu kırdım ve açıkçası böyle bir haz böyle ne bilim bir zafer kutlaması ardından bitkinlik tuhaflık bir serkeşlik var üstümde! :)) Normalde aşırı ama aşırı panik olmam gereken zamanda bende bir genişlik sormayın gitsin!Yetiştiririzzzzz hallederizzzz modundaydım! Tabi arka planda Fighting! naralarıyla daha da bir yapabilirim düşüncesini benimsedim. Ne oldu biliyor musunuz? Eksiksiz ve tam zamanında gitti pastacıklarım. Geri dönüşleri de harika oldu. Pazarı nasıl çıkartırım diye düşünüyordum aslında ben. Sanki sonu hiç gelmeyecekmiş bir gün gibiydi. Haftanın 7 günü çalışığ milyon şey yapıp, hasta hasta bile sabahın köründe kalkıp işe giderseniz ve üstüne bayağı bayağı fazla pasta yaparsanız, inanın sizde aynısını düşünürsünüz sevgili okuyucularım. Hmmmpphhhh.. Tamam kabul! Ben panik bir insanım! Kendimin çok iyi farkındayım. Ama bu haftasonu gördüm ki, paniklemeyince daha da bir güzel yapılabiliyormuş ciciler.Hep bu kadar rahat olabilirim diye düşündüm bir ara. Yooookkkkkk! Hiç sanmıyorum! :)
Şimdi size şunu söyleyeceğim, ben hayata yeniden başladım. Ta sıfırdan! Kolay mı? Kolay diyenin kafasındaki saç tellerini pembe cımbızımla yolarım o ayrı mesele! :)) Akıllı insan bu işi yapar mı? Hayııırrrr! :) Eğer sizde benim gibi bu işe tutkuyla bağlıysanız ve neredeyse herşeyden feragat edebileceksiniz, buyrun dostlarım yolunuz açık olsun. Unutmayın, yalnızca korkusuzlar şef olabilir! Milyon tane zorluk yaşadım. Sinir krizleri bunalımlar depresif ruh halleri. Bunları yadsıyamam asla. ama sonunda aynı bugunkü gibi suratımda kocaman yorgun bir gülümseme ve başarının o mükemmel hazzı var. Diyorum size, imparatorluk kurmak kolay iş değil yahu! :))) Bu işe ilk başladığımda herkes bana gülmüştü. "Saçmalama nasıl pastane açıcaksın sen" mi diyen "abi hiç para kazanamazsın"diyenler bir sürü oldu. Başladım, eğitimlerimi aldım, kendimi geliştirdim, öğrendim, ürünlerimi sattım, şimdi pastanemi açtım ve paramı da kazanıyorum! Nabeeerrrrrrr! :) Şimdi kim gülüyoooooorr?! :))) Vallahi gözü olanın gözü çıksın diye de ekleyeyim sevgili okuyucularım. Daha uzun bir yolum var ama hallederim ben. Bundan sonrası daha kolay. Herşey ilk önce hayal etmekle başlıyor. İsteyen bana hayalperest desin isteyen çocuk. Keşke hiçbirimiz içimizdeki o masum çocuk yanımızı kaybetmesek be! O zaman belki dünya hakikaten pespembe olacak! En azından ben pespembe görüyorum uslanmaz bir optimist olarak. Eğer sizde yola çıktıysanız benim gibi, hadi gelin! İnanın düşündüğünüzden daha yakınsınız. Atın o adımı.. Sizin için ne doğruysa. Birine sormayın! Size ne doğru geliyorsa onu yapın. Atın içinizdeki o korkuyu. O korku denen illet anti-sempatik şey bir halta yaramıyor zaten. Sadece bizi hayallerimizden uzak tutan egoist bir tavır şekli.. Bu gece yatarken hayal kurun.. Ne yapmak veya ne olmak istiyorsanız. Sonra onu şekillendirin. Uyandığınızda da, suratınıza gücünüz olmasa bile kocaman bir gülücük yerleştirin ve Fighting! diyin. Bakın bir anda bütün bakış açınız ve hayatın kokusu değişecek.
Hadi.. Düşünmeyin.. Düşünmeden şimdi hayal kurun. Hem ne kaybedersiniz ki..
Hadi üşenmeyin..tik tak tik tak.. hayat geçiyor..
Neden aynı yerde kalasınız ki?!
Fighting!
Bon Appetit!
Şimdi size şunu söyleyeceğim, ben hayata yeniden başladım. Ta sıfırdan! Kolay mı? Kolay diyenin kafasındaki saç tellerini pembe cımbızımla yolarım o ayrı mesele! :)) Akıllı insan bu işi yapar mı? Hayııırrrr! :) Eğer sizde benim gibi bu işe tutkuyla bağlıysanız ve neredeyse herşeyden feragat edebileceksiniz, buyrun dostlarım yolunuz açık olsun. Unutmayın, yalnızca korkusuzlar şef olabilir! Milyon tane zorluk yaşadım. Sinir krizleri bunalımlar depresif ruh halleri. Bunları yadsıyamam asla. ama sonunda aynı bugunkü gibi suratımda kocaman yorgun bir gülümseme ve başarının o mükemmel hazzı var. Diyorum size, imparatorluk kurmak kolay iş değil yahu! :))) Bu işe ilk başladığımda herkes bana gülmüştü. "Saçmalama nasıl pastane açıcaksın sen" mi diyen "abi hiç para kazanamazsın"diyenler bir sürü oldu. Başladım, eğitimlerimi aldım, kendimi geliştirdim, öğrendim, ürünlerimi sattım, şimdi pastanemi açtım ve paramı da kazanıyorum! Nabeeerrrrrrr! :) Şimdi kim gülüyoooooorr?! :))) Vallahi gözü olanın gözü çıksın diye de ekleyeyim sevgili okuyucularım. Daha uzun bir yolum var ama hallederim ben. Bundan sonrası daha kolay. Herşey ilk önce hayal etmekle başlıyor. İsteyen bana hayalperest desin isteyen çocuk. Keşke hiçbirimiz içimizdeki o masum çocuk yanımızı kaybetmesek be! O zaman belki dünya hakikaten pespembe olacak! En azından ben pespembe görüyorum uslanmaz bir optimist olarak. Eğer sizde yola çıktıysanız benim gibi, hadi gelin! İnanın düşündüğünüzden daha yakınsınız. Atın o adımı.. Sizin için ne doğruysa. Birine sormayın! Size ne doğru geliyorsa onu yapın. Atın içinizdeki o korkuyu. O korku denen illet anti-sempatik şey bir halta yaramıyor zaten. Sadece bizi hayallerimizden uzak tutan egoist bir tavır şekli.. Bu gece yatarken hayal kurun.. Ne yapmak veya ne olmak istiyorsanız. Sonra onu şekillendirin. Uyandığınızda da, suratınıza gücünüz olmasa bile kocaman bir gülücük yerleştirin ve Fighting! diyin. Bakın bir anda bütün bakış açınız ve hayatın kokusu değişecek.
Hadi.. Düşünmeyin.. Düşünmeden şimdi hayal kurun. Hem ne kaybedersiniz ki..
Hadi üşenmeyin..tik tak tik tak.. hayat geçiyor..
Neden aynı yerde kalasınız ki?!
Fighting!
Bon Appetit!
18 Ağustos 2012
Allahımm Sana Geliyorummmm!!!

En sevdiğim bayram olan Şeker Bayramı geldi de çattııııı.. Böyle hayat sanki Hansel ve Gratel'in eviymişçesine gibi geliyor. Bu bayram ne yapacağımı siz tahmin edinnnnn? Evet! Sevgili okuyucularım ben yine ayıptır söylemesi köpecikler gibi çalışıyor olacağım. HA HA HA! Harika bir yaşantım var! Çok açık itiraf ediyorum; bu iş akıllı insanın yapacağı iş değil. Bir kere sosyal yaşantı sıfır demiştim. Hayatınızdaki herkesin aşırı anlayışlı olması gerekiyor. Mesela geçenlerde iftar'a davetliydik. Göya ben bitirebilecektim.Kendime de gayet inanıyordum. 13 saat hiç oturmadan ama lafta değil yani gerçekten çalıştım! ve bu saat kavramında hiç abartı yok. Çalışırken iftara gitme planlarımız iftar sonrası çaya gitmeye döndü. Sonra bilin ben ne yaptım?! 20 kişilik pastayı yanlışlıkla 10 kişilik yapmışım!! Hobaaaaa!!! Ağlar mısın ağlatır mısın?! O kadar emindim ki oysa ki 10 kişilik olduğuna! Hadiiii tekrardan pastayı yaptım. Öyle üşenmek falan yok bu işte bacılar ağabeylerrr.. İşim sabah 9da başladı ve gece 12de bitti. Tabi ne fitar kaldııı ne çay ne muhabbet. Üstüne birde darılganlıklar oldu. Buyrun burdan yakın şimdi. Demek istediğim şey, sevgiliniz varsa- ki olması bu işte biraz zor- aşırı anlayışlı olmak zorunda. Evliyseniz şans sizden yana diyebilirim. Öyle istenilen her zaman göremiyorsunuz. Arkadaşlar bir süre sonra sizi bir yere davet etmemeye başlıyorlar. Mesela ben, davet edildiğimde; canım yaaa yarına pasta var onu yapmam lazım demek zorunda kalıyorum. O yüzden bazen kalabalık ortamlara girdiğimde, şanslıysam, aaa böyle bir dünya vardı di mi? diye şaşkınca etrafıma bakıyorum. O sesler nasıl kulağıma senfoni gibi geliyor bilemezsiniz. Şu an da dünya yıkılmış birbirine girmiş veya atom bombası bir yerlerde patlamış olabilir. İnanın haberim yok! Ne gazete okuyabiliyorum ne haber seyredebiliyorum. Çokta meraklı değilim ama hiç değilse birşeylerden insanın haberi olur değil mi ya? :)) Bazen atölyede şöyle nara atıyorum; "Allahımmmm sanaaa geliyorummmmm!!!" Artık kimse verdiğim tepkilere aldırış etmiyor :) Bazen öyle yorucu oluyor ki, gözününüzün feri sönüyor, napıyorum leyn burda diyebiliyorsunuz kendi kendinize sonra beyniniz patlayacak gibi olabiliyor, daha sonra binbir sorunla karşılaşabiliyorsunuz, ama şöyle bir şey var ki; pastanızı biri yiyip gülümsediğinde - inanın o bir saniye herşeye değiyor. Hani oyuncular oyunlarını sergiledikten sonra perde kapanmadan selam verirler ve bütün salon kalkıp alkışlar ya..o an hissedilen duyguyla aynı işte.. Beni alkışlayan herkesi aynı ölçüde alkışlıyorum. Sizler sevgili okuyucularım, benim en büyük şahitlerimsiniz bu serüvenimde.. Kocaman bir imparatorluk kurmak kolay değil dostlar :) Fazla uçma kızım dyorsunuz biliyorum :) Ama en başa dönün ve okuyun lütfen.. Bugün Akşam gazetesinde ana sayfa'ya ve iç sayfada da tam sayfa olarak çıktım. Bür düşünün sevgili okuyucularım.. İmkansız diye bir şey var mı?.. Hadi dönünün en başa tekrar okuyun. O mutfakta fırınları bozan, mikseri bozulan, panikleyen macaron yapamayan kızı göreceksiniz o satırlarda.. Perikles'in dediği gibi; " Kalkın artık millet, küçük şeylerin üzerinde yeterince oturduk."
Hepinize Şeker tadında bir Bayram diliyorum..
Bon appetit!
10 Ağustos 2012
Taşan Su Sürahisi ve Multifonksiyonel Mutfak Robotu

Eğer kendinize inanırsanız, ama böyle şüphe duymadan, bir an gelecek ve bütün dünya sizin istediğiniz gibi şekillenek. Mükemmel olmak zorunda değilsiniz. Hiçbirimiz değiliz. Ben öyle miyim? Hayırrrrr.. Ama şunu unutmayın, biz bütün herşeyimizle, eksikliklerimizle, saçmalıklarımızla ya da hatalarımızla mükemmel canlılarız. Mükemmeliği kusursuzluk değil de kusurlarımız oluşturuyor. Bana mail atan veya mesaj atan güzel insanlara söylediğim gibi; lütfen yılmayın ve kimsenin sizi yıldırmasına göz yummayın!.. Hayat bir çırpıda geçiyor. Bir şeyi başarmak kolay değil. Kim kolay dedi ki zaten. Alın işte benim son günlerdeki durum özetim; saç baş dağılmış, ayakta durmak için yemek yiyen, vitamin bombardımanı yaşarken fiziksel olarak çöküş yaşamam, uykusuzluk gibi bilimum şeyler yaşıyorum. Bunların yanında yardım için el uzattığım herkesten ret yememde cabası. Peki ben neredeyim şu anda?! Hayata inat, herşeye inat açtım yahu Pastanemi!! Yaptım! Biraz fazla bıdı bıdı yaptım biliyorum ama 2-3 haftadır özellikle neredeyse hiç uyumama ve aşırı strese verin lütfen. Birde tabi yaşadığım herşeye ve hayatımdan çıkardığım bir sürü gereksiz insana. Ayrıca vefasızlara ve nankörlere verin.. Affınıza sığınıyorum şimdilik. Size söz bundan sonraki yazılarım böyle taşan su sürahisi gibi olmayacak! :) Sevgili okuyucularım, size anlatmak istediğim şey; oturun bir masaya, yazın çizin hesaplayın herşeyi.. Sonra bodozlama dalın ne yapmak istiyorsanız. Bırakın inanmasınlar, bırakın yanınızda kimse olmasın, bırakın hayat üstünüze gelsin. Eğer siz inanırsanız, göreceksiniz dünya değişecek. Önemli olan o adımı atmak. Zorlukları da ehhhhh hadi be diyip elinizin tersiyle itin. Ben öyle yaptım işe yarıyor! :)
Bu Arada 15 Eylülde 11:20de MSA-Mutfak Sanatları akedemisinin Tanışma Günlerinde yer alacağım. Profesyonel anlamda pastacılık eğitimi almak veya bilgilenmek isteyen herkesi bekliyorum oraya..
Kendinizi sevin ve inancınızı yitirmeyin..Haydi breeee!..
Bon Appetit!
15 Haziran 2012
Butik Pastacılığa Uzanan Tarih
Butik Pastacılığa Uzanan Tarih
Tarihte insanların ilk ekmeği yapmaları ve sonrasında yapmış oldukları ekmeği çeşitli malzemelerle tatlandırmaları pastacılığın başlangıcı sayılmaktadır.
Fransa’da pastacılığın yayılarak yeni bir çığır açması 1789’da büyük Fransa Devrimi ile olmuştur. Yalnızca kraliyet sarayında ve imtiyazlı ailelerde çalışan pastacılar işlerini kaybettikten sonra Fransa’nın her tarafına yayılarak pasta imalathanelerini yani bu zamanki adıyla butik pasta tasarım ev’lerini açmışlar. Bu sayede bütün butik pasta çeşitlerini Fransa’ya yayarak halka tattırmışlar. Bu şekilde Fransa’da modern pastacılık doğmuş. Modern pastacılığın en büyük önderleri ise, Şef Aşçı Antonin Caréme, Urbain Dubols, İsviçreli Fransız Jules Gouffe, Jülien kardeşler ve Pier Lacam olarak bilinmektedir.
Bon Appetit!
10 Haziran 2012
Bir Limonlu Turtadır Hayat
Hayat hepimizi bir yerlere savururken bazen ne yapacağımızı şaşırırız. Herşeye yeni baştan başlamak zor gelir. Ahhh.. yaşım çok geçti ben nasıl yapacağım korkusu sarar. Haksız mıyım?.. Bende olmadı mı bu? Offf.. Hemde nasıl oldu! Tir tir titredim bazen. Korkudan ağladığım da oldu itiraf ediyorum. Sonra bir zaman geliyor ve fark ediyorsunuz ki, bunlar sizi başarıya götüren büyük gözüken ama küçük detaylar. Sevgili okuyucularım, evet hayat zor ve hedeflere ulaşması gerçekten insanı paralayan bir şey! Ahh bee! Hemde nasıl! Hele Pastacılık gibi rekabet piyasası son dönemde inanılmaz artmış bir sektörde tutunmak bir hayli fena diyebilirim. Bunun için insan Allah ne verdiyse kullanmaya özen gösteriyor. Şahsen bende öyle.. Çoğu insana da bunu tavsiye ediyorum. Bana diyorlar ki, "Bildiklerini öğretme! Apti misin sen?!".Yahu öğretsem nolur! Herkes kendi ekmeği peşinde değil mi? Hepimiz para kazanmak istemiyor muyuz? Herkesin müşteri kitlesi farklı birbirinden. Zaten elini sallasan bir pastacıya çarpıyorsun!:) Ben ders veriyorum vallahi. Çokta mutluyum öğrencilerimden. Hepsi birbirinden yetenekli güzel insanlar. Umarım çokta başarılı olurlar. Rekabetse hakkıyla rekabet olsun bari! Ne güzel bir şeydir oysa ki! Hoş rekabetin güzelliğini bilene tabi bu! İçimizdeki egoistliği bıraktığımızda aslında dünya çok daha güzel bir hal alıyor kanımca. Rekabetten sıyrılmanın ana temelleri nasıl mı olur? Hmmm.. Kendini nasıl sattığına geliyor iş aslında. Biraz tanıdık - ki onlardan pek bir şey olmaz bunu biliyoruz- biraz da para.. Bunu söylediğim için çok üzgünüm ama ne yazık ki bu böyle. Kendini tanıtma safhasında biraz para harcanması gerekiyor. Ama en önemli reklam, ağızdan ağıza olandır. Yaptığınız siparişlerden geri dönüşler aldığınızda, o keyfin yerini hiçbir keyif tutamaz. Rekabetten ancak kendine güvenmeyen insanlar korkar sevgili okuyucularım. İnanın eğer kendinize inanıyorsanız - ki herşeyin başlangıcı budur- ister istemez sıyrılırsınız diğerlerinden. Aynı zamanda ilk zamanlarda el emeğinize yasık olacak şekilde ucuza sattıp zarar ettiğiniz ama satış olsun diye yaptığınız ürünler zamanla insanlarında gözünde değer kazanmaya başlar. Sonra bir bakmışsınız, anaaaeemmmmm isminiz duyulmuş deli gibi iş alıyorsunuz. Umarım, siz beni okuyan ve kendine inanan sevgili okuyucularım, bir gün çok başarılı olursunuz. Hepimiz aynı yollardan geçiyoruz inanın. Zor bir yol ama işinizi seviyorsanız sonuçları harika olacaktır. Ağlayacaksınız, karamsarlığa düşeceksiniz, inancınızı yitireceksiniz bazen. Evet! Oluyor bunlar..! :) Yalan mı söyleyeyim yani! Parmaklarınız kesilecek ya da yapamayacaksınız, yaptığınız şeyi beğenmeyeceksiniz bazen. Olacak! Parçalanacak, iğrenç olacak bazen! Olacak! Ama gerçekten bir Limonlu Turtanın tadı vardır. İçi ekşidir turta kısmı ise şekerli. İki birbirine zıt tat nasıl bu kadar hafif ve ağızda muhteşem bir tat bırakır düşünsenize.. Tatlı-ekşi sos gibi.. Garip tezat bir ahenk.. Mor ve sarının zıtlığı gibi bir uyum. Hayat böyle değil midir?.. Ekşi yanı olmasa biz nası görürüz tatlı yanını.. Bir denge olmalı.. Yoksa hiçbir şeyin değeri kalmaz..
Bon Appetit..
Bon Appetit..
14 Şubat 2012
Kendinizi Sevmekten Vazgeçmeyin
Kar kıyamet kış günleri bitmeye dursun ben harıl harıl çalışıyorum. Saç baş mefta oldu resmen sevgili okuyucularım. Kadınlığa dair bende ne kaldı derseniz, inanın bende bilmiyorum. Arı maya gibi saçımı süpürge ediyorum. Arada saçlarımı acaba ne renk yapsam diye düşünüyorum itiraf ediyorum.Feryat edeseim geliyor sonra kendimi un,yumurta ve şekere buluyorum. Bu günlerde çok fena bir tatlıya taktım kafayı mesela. Türkiyede olmayan bir hanım kendisi. Ehh.. Malzemeleri de öyle tabi. Buldum mu malzemeleri diye soracaksınız biliyorum. Biraz zor oldu hatta bayağı zor ama buldum! Heyt bee! Yurdumda olmayacakta nerede olacak?! Malzemeler düşündüğümden pahalı çıktı tabi. Kolay bulunmuyor içerikleri hanımcığın. Umarım reçete tutar diye ümitler içerisinde savruluyorum. Yoksa bu kadar paracık çöpppppp.. :) Olmazsa tekrar yaparım canım aaa nolcakk! Neydi? İmkansız diye bir şey yoktuuurrrr! :) Artık kendimi yerlere atmayıp sadece birkaç damla gözyaşı ve kanterle idare ettiğime göre halledebilirim herhalde. Di mi? :) Son zamanlarda salmışlığımı göz önünde bulundurursak bende her kadın gibi kilo almaktan şikayetçiydim ama son zamanlarda işe yarar bir şey yapıp katı bir rejime girdim! Savulunnnn! :) Eski kiloma çok az kaldı yahu! Sağlıklı yaşam formasyonuna girdiğimden bahsetmiyorum. Eve giren herşey organik bir kere. Bu konu da acaip takıntı yaptım diyebiliriz. Her aksam mutlaka bir bardakta olsa Kefir içiyorum. Size de tavisye ederim.İlk başta "ekşi ayy bu neee ögghhkkk" diyebiliyorsunuz ama inanın çok yararlı ve zamanla tadı daha çok ayrana benziyor :)) Bir deneyin. Haklı olduğumu anlayacaksınız. Onun dışında haftanın 4 günü Yoga'ya gidiyorum. Heyyy dalga geçenleriniz var orda biliyorummmm :). Bana iyi geliyor sizi bilmem. Bunları neden mi anlatıyorum? Çünkü sevgili okuyucularım, zaman içerisinde, benimde yeni yeni fark ettiğim bir şey bu, kendimizi unutuyoruz. Tamam bak sırıdrdan başladım hayata bende ya da ben sevdiğim işi yapıyorum diyorsunuz biliyorum. Bu curcurna içerisinde rekabete, başarılı olmaya veya para kazanmaya o kadar odaklanıyor ki insan, kendinden belki de vazgeçiyor. Sonra aynaya bir bakıyorsunuz, aaaaa kim bu be! diye içinizden biri sizi dürtüyor. Eğer kendinizden vazgeçerseniz, geriye ne kalacak?.. Kocaman bir tortu.. En son ne zaman anıra anıra güldünüz veya ne zaman salakça bir şey yaptınız? Büyüyünce işler daha ciddileşiyor biliyorum. Devamlı geleceği düşünmekten şu anın tadını çıkartamıyoruz. İçinde bulunduğumuz her an, gelecek korkusu yüzünden elimizden kayıp gidiyor. Sonra elimizde sadece anlamsız bir geçmiş ve keşkeler.. Evet.. İnsanın istediğine kavuşması oluyor. Sizde görüyorsunuz. Ben bir örneğim. Etten kemikten yapılma dişi bir varlığım. En azından benim hatırladığım öyle :). Demek istediğim bu yolda yürürken sevgili okuyucularım, kendinizi unutmayın. O serçeye bir ekmek atın ve ne kadar güzel bir an olduğunu fark edin. Güzellikleri görmeyi bırakmayın. Hayat çok güzel çünkü.. Yaşayın onu. Dolu dolu kanaya kanaya için onu..
Kendinizi sevmekten vazgeçmeyin..
Bon Appetit!
Kendinizi sevmekten vazgeçmeyin..
Bon Appetit!
18 Ocak 2012
Birr Doğum Günü Yazısı

Tek dileğim bu yaşımdan; herşeyin sadece çok güzel olması.. Huzur ve mutluluk..
Her yaşın ayrı bir güzelliği var derlerdi de inanmazdım. Her geçen yıl öyle garip şeylerle bütünleşiyor ki insan.. Bende sanırım içimdeki çocuğu koruyarak büyüdüm birazcık:)
Hayat çabuk geçiyor.. Lütfen değerini bilin.. Kendinizi unutmayın..
Şimdi gözümü kapatıyorum ve 3'lü rakamlara adım atıyorum..
Doğum günüm kutlu olsun..
Bon Appetit
21 Aralık 2011
Siz Birer Mücevhersiniz

Kendinizin bir mücevher olduğunuzu unutmayın. Diğer kimse bunu sizin gibi göremez. Çevre cehenneminizdir Jean Paul Satre'ın dediği gibi. Başarı ben yapabilirim diyenindir. Sonra gerisi geliyor zaten. Korkutucu olabilir ilk adım ama denemeye değer. Zaman alabilir ama almayabilir de. Size bağlı bu. Kaç kere olmuştur ben burada ne yapıyorum dediğiniz değil mi? Ben şunu yapmalıyım ya da. Size kendimden bahsediyorum. Pastacılık serüvenimden ve maceralarımdan. Ben sizin gibiyim. Biz bir bütünün parçalarıyız. Sizden hiçbir farkım yok. O zaman düşünün eğer ben yapabildiysem.. Neden olmasın?
Bon Appetit!
18 Kasım 2011
Bu Kadının Kocası Eve Gider Mi?
Halimi görseni bir dakika airbaglerimin üzerine oturabilirsem ohhh çekeceğim ama nafile! Havaların soğumasıyla pasta ve bilimum cici siparişleri arttı. Allahıma binlerce şükür! Atölyemi de bu arada taşıdım. Neden mi? Dükkana artık sığmayacak duruma geldim de ondan sevgili okuyucularım! :) Yani heyy Maşallahhhhhh bende bir alet edavat var, kendileri yer gök sığmıyor. Bazen düşünüyorum acaba araba mı almak daha mantıklıydı?! :)) Tamam biliyorum, kimse bana kolay olacağını söylememişti ama bu kadar zor olacağını da bilmiyordum. Normal butik pastacılara göre benim tarzım farklı ok! Burada anlaştık! Heykel pasta yapıyorum ben. Eh! Rekabet piyasası diz boyu tabi bu sektörde. Benim gibi olanlar var, ev hanımı olup workshoplara gidip bu işi yapanlar var, bir halt yaptığını düşünüp bir şey yapamayanlar var ve hiçbir şey yapamayıp bu işten gırla para kazananlarda mevcut! Şimdi size soruyorum Ayşegül hanım!! Bu kadının kocası eve gider mi?!! :)) Yani flyerler bastırdım, dağıttım hala da dağıtıyorum. İnternet sayfası açtım. Facebook reklamları diz boyu. Sanal ortamlarda böyle bir saldırış yok:)) Hatta işi abartıp tanıdığım herkese ismimi duyurmak için onurumu hiçe sayıp mesajlar attım. Yardım istedim. Kanırttım resmen! Gazeteler ve dergilere saldırdım. Tabii ne beklerim kiiii?? Kimseden ses soluk yok! Bakın size dost tavsiyesi ya sağlam dostlarınız - özellikle ünlü olursa süper olur- olacak ya da hiçbirine güvenmeden bu işe girin! Ahanda! Ben en iyi örneğim! Sevgili okuyucularım, eğer bir şeyi başarmak istiyorsanız, bunu bileğinizle hatta saçlarınız, boynunuz,ayaklarınızla yapmanız gerekiyor. Çünkü artık bir muharebeye giriyorsunuz. Birisi kolay mı demiştiii??? :) Yoookkk anamm yookkk.. Yıldırmalı mı? Hayııırrrrr.. Daha yeni başlıyoruz. Destur yani :)
Eğer kafanıza bir şey koyduysanız, devam edin. Onlar konuşur, kuyunuzu kazarlar ya da hiçbir şey yapmadan arkalarına yaslanıp size bakarlar. Olay, sizsiniz! Sadece siz.. Başka kimse yok! Engeller sadece siz orada olmasını istediğiniz sürece var olacaktır. Zorluklar olur. Oldu da! Neden olmasın ki ayrıca?! Öyle armut piş ağzıma düş yoookkk! Annem hep der, altın tepsiyle şehrin anahtarını önüne koymazlar diye. Haklı kadın ne diyeyim. Size bir sır vereyim; her köprünün üstünden geçtiğimde ( hem Boğaz Köprüsü hem Fatih Sultan Mehmet ) "Merhabaaaaa İstanbulllllll" diyorum ve İstanbula yukardan el sallıyorum. Biliyorum tek başına zor. Ama düşünsenize kim sizi, sizin kadar iyi anlayabilir? Kim yumurtayı kırdığınızda sarısı beyazına karıştığında ufak çaplı çığlık atmanızın nedenini bilebilir? Ne olacak ki canım alt tarafı yumurta değil mi? :) Buzdolabında başka yumurta kalmadııı ve sipariş yarına! Düşünsenizeeee!! Aman Tanrımmmmmmmm!!! 0_o Mesela geçen gün Iron-Man pastası yapıyordum. Yeni bir reçete denedim içi için. Allahımmm, fırında çıktığında böyle kenarınan tattım. Brownie mübarek! 3 boyutlu olduğu için yaptım kendisini. Bir an kafamı çevirdim soora tekrar pastaya döndüm ve ne göreğimmmmm!! Paramparçaaaaaaa! Oturdum ağladım tabi. Hala bu ağlamalarım geçmedi ya. Sonra derin nefes aldım ve elimi krem şantiye buladım. Var mısın yok musun dedim! Ben bunu bir toparla!!! Yaradanına kurban oldumunnn!!! :) Zaman geçince bu oluyor işte sevgili okuyucularım; Toparlayabiliyorsunuz :). Tadaaaaaa! :) O kadar mutlu oluyorum ki pasta yaparken, hele böyle ilginç siparişler geldiğinde. Her seferinde beni daha da zorlasın istiyorum. İnanıyorum bir gün yurdum insanı el işçiliğinden anlayacak. En azından hala ümidimi kesmedim. :) Sınırdayım ama :))
Sizi hiçbir şeyin yıldırmasına izin vermeyin. Hayat çok kısa.. Neden şimdi durasınız..
Unutmayın, şans size gelmez, siz onu yaratırsınız.
Bon Appetit
Eğer kafanıza bir şey koyduysanız, devam edin. Onlar konuşur, kuyunuzu kazarlar ya da hiçbir şey yapmadan arkalarına yaslanıp size bakarlar. Olay, sizsiniz! Sadece siz.. Başka kimse yok! Engeller sadece siz orada olmasını istediğiniz sürece var olacaktır. Zorluklar olur. Oldu da! Neden olmasın ki ayrıca?! Öyle armut piş ağzıma düş yoookkk! Annem hep der, altın tepsiyle şehrin anahtarını önüne koymazlar diye. Haklı kadın ne diyeyim. Size bir sır vereyim; her köprünün üstünden geçtiğimde ( hem Boğaz Köprüsü hem Fatih Sultan Mehmet ) "Merhabaaaaa İstanbulllllll" diyorum ve İstanbula yukardan el sallıyorum. Biliyorum tek başına zor. Ama düşünsenize kim sizi, sizin kadar iyi anlayabilir? Kim yumurtayı kırdığınızda sarısı beyazına karıştığında ufak çaplı çığlık atmanızın nedenini bilebilir? Ne olacak ki canım alt tarafı yumurta değil mi? :) Buzdolabında başka yumurta kalmadııı ve sipariş yarına! Düşünsenizeeee!! Aman Tanrımmmmmmmm!!! 0_o Mesela geçen gün Iron-Man pastası yapıyordum. Yeni bir reçete denedim içi için. Allahımmm, fırında çıktığında böyle kenarınan tattım. Brownie mübarek! 3 boyutlu olduğu için yaptım kendisini. Bir an kafamı çevirdim soora tekrar pastaya döndüm ve ne göreğimmmmm!! Paramparçaaaaaaa! Oturdum ağladım tabi. Hala bu ağlamalarım geçmedi ya. Sonra derin nefes aldım ve elimi krem şantiye buladım. Var mısın yok musun dedim! Ben bunu bir toparla!!! Yaradanına kurban oldumunnn!!! :) Zaman geçince bu oluyor işte sevgili okuyucularım; Toparlayabiliyorsunuz :). Tadaaaaaa! :) O kadar mutlu oluyorum ki pasta yaparken, hele böyle ilginç siparişler geldiğinde. Her seferinde beni daha da zorlasın istiyorum. İnanıyorum bir gün yurdum insanı el işçiliğinden anlayacak. En azından hala ümidimi kesmedim. :) Sınırdayım ama :))
Sizi hiçbir şeyin yıldırmasına izin vermeyin. Hayat çok kısa.. Neden şimdi durasınız..
Unutmayın, şans size gelmez, siz onu yaratırsınız.
Bon Appetit
15 Ekim 2011
Neden Olmasın?
![]() |
www.pastacanavari.com Flyer'ları |
P.S: Bu zaman zarfı içerisinde bloglardan beni tanıyıp dükkanıma gelen müthiş insanlar için çok teşekkür ederim. Umarım herpiniz birer birer hayallerinize kavuşursunuz. Sadece gülümseyin ve hata yapmaktan korkmayın. Hata yapmadan hiçkimse başarılı olamaz!
15 Ağustos 2011
Farklı Bir Bakış Açısı

Bir süre önce hayatımdan beni mutsuz edecek herşeyi çıkarmaya başladım. Düşünsenize, yarın öldüğümğzde yanımıza ne kalacak?.. Hayatı farklı bir bakış açısından görmeye çalışıyorum. Hatta insanların neden öyle davrandığına dair pozitif bulgularım bile var. Çok komik biliyorum ama işe yarıyor. Bir süredir ota boka sinirlenen hatta olur olmadık şeylere alınan halim gerilemeye başladı. Pollyannacılık mı? Yok canım! O kadar da değil! :) Mutlu olmak istiyorum ve beni mutlu edecek şeyler yapıyorum buna mutlu edecek düşünceler dahil. Mesela her sabah uyandığımda üşenmeden jimnastik yapıyorum. Abartılı değil sadce esneme hareketleri. Sonra oturuyorum ve beni mutlu eden şeyleri düşünüyorum. Bakın bunu bir deneyin! Sadece 10 dakikanızı güzel şeyleri düşünmek için ayırın. Gününüz de paralel olarak değişecek!..
Her ne akdar acaip yoğun olsam da, gerek doğum günü pastaları gerek düğün organizasyon cicileri olsa da mutluyum.. İstediğim herşey benimle..
Sadece gülümsüyorum..
Bon Appetit!
16 Haziran 2011
Ben Krokan Seviyorum?!
Jonathan Martensson amcanın dediği gibi; "Başarı, gelecekte atacağınız büyük bir adım değil, şimdi atacağınız küçük bir adımdır." Şimdi eğer dağı oynatmak istiyorsak, ilk önce küçük taşları oynatmalıyız.
Bir gün çok ünlü bir pastacı olacağım! Göreceksiniz.. ;)
Evet! Ben krokanı seviyorum..
Bon Appetit!
Yapışkanlar:
Ada Bistro,
Butik Pasta
9 Haziran 2011
Semer Nasıl Yenilir?
Bu aralar herşey üstüme üstüme geliyor sanki. Havadan mıdır inanın anlamadım. Bir şey yemek istiyorum, ona bile isteğim yok. Bazen hani dersiniz ya, şöyle bir işaret olsa, bir şey olsa, bir şey işte! önüm aydınlansa. Sanırım o durumdayım ben de. Oturup lor peyniri yiyorum, önümde bir sürü tatlı çeşiti bana bakarken. Harikulade! Kolum kalkmıyor! Harry Potterdaki ruh emiciler gibi oldum. Bazen hayallerime istediğim yoldan ulaşamayacağımı düşünüyorum. Sanki böyle işler sarpa sardı gibi. O kadar yol kat ettikten sonra sizce "boşanda semerini ye" vakası mı bu? O kadar şey yaptım, şimdi daha ne doymamış karılar gibi değil mi yahu?! Öbür yandan düşününce de, aklıma binbir türlü şey geliyor. Daha iyi nasıl olabilirim? ve daha değişik ne yapabilirim? gibi bir sürüüüü şey! Daha bu mu derseniz? Yookkkk...! Kolay değil ki! İnanılmaz bir rekabet piyasası var! Durmadan sıyırmış bir şekilde bunu düşünüyorum ve hatta milyon tane deneme-yanılma denemeleri yapıyorum. Herşeyin yanı sıra bir yandan da Ada Bistro devam ediyor. Sosyal yaşantı sıfıra indirgendi. Neyseki haftaya birkaç günlüğüne AlaÇatı'ya kaçacağız. Güç toplayıp işlere koyulmam lazım. En iyisi akşam ben Vivaldi dinleyeyim! O kadar çok şey yazıyorum ki bu konular hakkında. Bazen insanın kendine de işlemiyor işte sevgili okuyucularım. Derin bir nefesssssssssssssssss...
Son zamanlarda sevgili Özlem Dizdar benden 1 yaşına girecek oğlu için 1 şeklinde ve Mickey-Minnie'li pasta siparişi verdi. Pasta'nın içi bu arada rengarenk! Benim RainBow Cake'imden yaptım ve arasına kendi reçetem olan vanilyalı ve damla çikolatalı muhallebimden koydum. Geri dönüş yaptığında bayıldığını ve tam istediği gibi olduğunu söyledi. O gece çok rahat uyudum. :) Afiyet bal şeker olsun! :)
Ne istiyorum biliyor musunuz? Durmadan pasta yapayım! En sevdiğim iş.. :) Her yer nişasta kaplansın istiyorum. İnsanları mutlu edeyim, herkesin yüzü gülsün istiyorum. Bir gün pastalarımı herkes konuşacak! Bunu o akdar iyi biliyorum ki. Sadece çok aceleciyim. Sakin olmam ve çakıl taşlarının üzerinden kalkmam gerek!
Ve bu en yakın zamanda olması gerek!
Bon Appetit!
Son zamanlarda sevgili Özlem Dizdar benden 1 yaşına girecek oğlu için 1 şeklinde ve Mickey-Minnie'li pasta siparişi verdi. Pasta'nın içi bu arada rengarenk! Benim RainBow Cake'imden yaptım ve arasına kendi reçetem olan vanilyalı ve damla çikolatalı muhallebimden koydum. Geri dönüş yaptığında bayıldığını ve tam istediği gibi olduğunu söyledi. O gece çok rahat uyudum. :) Afiyet bal şeker olsun! :)
Ne istiyorum biliyor musunuz? Durmadan pasta yapayım! En sevdiğim iş.. :) Her yer nişasta kaplansın istiyorum. İnsanları mutlu edeyim, herkesin yüzü gülsün istiyorum. Bir gün pastalarımı herkes konuşacak! Bunu o akdar iyi biliyorum ki. Sadece çok aceleciyim. Sakin olmam ve çakıl taşlarının üzerinden kalkmam gerek!
Ve bu en yakın zamanda olması gerek!
Bon Appetit!
Yapışkanlar:
Ada Bistro,
Butik Pasta,
RainBow Cake
3 Haziran 2011
Pasta Canavarı

Sadece bir gün böyle öğlene kadar uyumak istiyorum.. Çok mu yaniii...?
Bon Appetit!
www.pastacanavari.com
ayrıca facebook'tan Pasta Canavarı grubundan cicilerimi görebilirsiniz sevgili okuyucularımmmmm..
Yapışkanlar:
Butik Pasta,
CheeseCake
21 Mart 2011
Öldüren Cazibe : Deep Dark Chocolate CheeseCake
Blogların kapatılması nedeniyle hazin günler yaşadığımı itiraf etmek zorundayım sevgili okuyucularım. Bayağı bir çırpındıktan vd DNS ayarlarını değiştirdikten sonra blogların yeniden açılacağı umudu içimde kıpır kıpır etmiyor değil yani! :) Kimse yazacak birşeyleri olanları susturmamalı! Bu süre zarfında bende boş mu oturdum? Hayırrrrrrrr! Yeni yeni bir sürü ici yaptım tabi ki. Ayrıca size daha önce belirttiğim projem tamamlanmak üzere! Bu hafta içerisinde sizinle bu muhteşem haberi paylaşacağım. Herşeyden önce size geçen gün yaptığım ve adını "Öldüren Cazibe" koyduğum CheeseCake'imi anlatmalıyım. Yani yer misin yoksa iç mi geçirirsin belli değil modundan çıkıp şapurdata şapurdata yedim elbette! :))) Kendisi tamamen Çikolatadan yapılıyor. Bitter Çikolata dolu CheeseCake'in yapımı aynı diğer sıcak methodla pişen CheeseCake'ller gibi. Hoş Bain Marie usülu değil ama! Normal pişiriyorsunuz. Yaklaşık 45 dakikada oluyor çocuk. Sonra Voilaaaaaaa!!! Tek bir dilim yemesi yeterli oluyor aslında. İki dilim yerseniz şeker komasına girebiliyorsunuz. Bitter Çikolata haricinde içerisinde 230 gram kadar Toz Şeker de mevcut tabi. Ayrıca 4 adet yumurta da bir güzel içerisindeki yerlerini aldılar. Yerken ağırlığını hiç almıyorsunuz. Bu cicimi period dönemindeki bütün kadınlara ithaf ediyorum! :))) Birebir yani! :) Bir dilim yiyin, yeterli! :) Gözler kayıyor zaten hemen. Normalde üzerine Çikolata Ganaj da dökmem lazımdı ama tembelliğime geldiği için dökmedim. Bu arada bu tehlikeli hanım tamamen kendi reçetem. Gururla sunuyorum! :) Eylemlerim devam edecek! :)
Bon Appetit!
Yapışkanlar:
CheeseCake,
Çikolata
2 Mart 2011
Bloguma Dokunma!!!
Sevgili Okuyucularım, Son zamanlarda, blog yazarlarının uğradığı bu iğrenç ve kabul edilemez, blogların kapatılması durumuna karşı eğer DNS ayarlarınızı değiştirmiş ve bu blogu görebiliyorsanız, kayıtsız kalmamanızı rica ediyorum. Özgür yayın durdurulmamalı! Daha söyleyecek çok şeyimiz var!
Bon Appetit!
Bon Appetit!
28 Şubat 2011
Bir Dirhem Muzlu Puding
Son zamanlarda hayatım neredeyse hep mutfakta geçiyor. Uyuma kısmını işte bir tek orada gerçekleştiremiyorum :). Cicilerimin yanı sıra yemekte yaptığım için üstüm başım bildiğiniz buram buram yemek kokuyor. Rahatsız mıyım? Hayııııırrrrrr! Her ne kadar parmümü beğensemde mutfak kokusu gibisi yok sevgili okuyucularım. Yemek yapmaya dalmışken tatlılarımdan da mahrum kalmıyorum elbet. Sıra sıra hepsini cırt cırt yapıyorum. Mesela bugün, Beğendi üzeri Izgara Köfte yaptım. Öncesinde ise, Puding de el yapımı olmak şartıyla Vanilyalı Pandispanyalı Muzlu Puding yaptım. Hemde bir sürüüüüüüüüü.. Üzerlerini minik çikolatalarla ve kalp şeklinde şekerleme ile süsledim. Daha ılıkken bir tanesini de mideye indirdim. Ohhhhh.. Canıma değsin yahu! :)) Yaz olsaydı yanına bir top dondurma ile servis yapılabilirdi mesela. Hem hafif hemde sevilen bir cici olduğunu düşünürsek hiç de fena değil doğrusu! :) En kötü kısım ise daha bir de bunun akşam yemeği safhası var.. Hmmppfhhh...
Son zamanlarda hayat benim için biraz yorucu geçiyor sevgili okuyucularım. Oraya git bunu yap şunu dene derken savruluyor insan. Ehhh.. Bir de büyük projem devreye girmek üzere! İnanılmaz heyecanlıyım! Gün geçtikçe ve herşey görünür hal aldığı için insan daha da heyecan bombardımanına tutuluyor. Hatta bazı geceler uyuyamıyorum bile.. Yaa uff..Yine maymun oldum! Mutfağa bir gideyim bari.. Nerdeydi şu Muzlu Pudingler???? Karnımda gurrr gurrr yapıyor hani :)))
Bon Appetit!
Son zamanlarda hayat benim için biraz yorucu geçiyor sevgili okuyucularım. Oraya git bunu yap şunu dene derken savruluyor insan. Ehhh.. Bir de büyük projem devreye girmek üzere! İnanılmaz heyecanlıyım! Gün geçtikçe ve herşey görünür hal aldığı için insan daha da heyecan bombardımanına tutuluyor. Hatta bazı geceler uyuyamıyorum bile.. Yaa uff..Yine maymun oldum! Mutfağa bir gideyim bari.. Nerdeydi şu Muzlu Pudingler???? Karnımda gurrr gurrr yapıyor hani :)))
Bon Appetit!
Yapışkanlar:
Pandispanya,
Puding
23 Şubat 2011
Cake de Dia
Oturup ne yapsam ne yapsam diye düşünürken aklıma tamamıyla uyduruk bir reçete yapmak geldi! Harikayım değil mi? :)) Öncelikle geçen gün fırından aldığım Kedidillerini bir kenara koydum. KediDili bir çeşit bisküvidir sevgili okuyucularım. Herkes bilecek diye bir kural yok. Bilmeyenlere açıklama yapalım. Aynı zamanda Savoyer Biskuvi olarakta biliniyor kendisi. Genelde yurdum insanı eskiden anam babam usülü kek ile Tiramisu yaparken, televizyondaki programlar sayesinde KediDili konseptine alıştı diyebilirim. Geleneksel italyan tarzında olan Tiramisuda bu biskuvi kullanılıyor. Pek hoş oluyor açıkçası. :) Gelelim benim uyduruk reçetemeeeee.. KediDili kullandım fakat öyle marketlerde satılan, şimdilerde yeni çıkan, üstünde şekercikler olanı değil. Has be has KediDili! Borcamı aldım önüme ve sıra sıra dizdim yavrucakları. Ocakta da 1 lt sütü kaynattım. 2 su bardağı kadar şeker ve 3,5 kahve fincanı un koydum içine. Muhallebi kıvamına gelene kadar da pişirdim. Üstü böyle baloncuk baloncuk oluyor. Bu hale gelince ocaktan aldım ve içine bir çay kaşığı Toz Vanilya koydum. "Şekerli Vanilin" asla kullanmıyorum, haberiniz olsun sevgili okuyucularım. İçinde yok denecek kadar az vanilya var çünkü. Ya çubuk vanilya, ki her zaman tercihim bu olur ama çok pahalı, ya da toz vanilya. Vanilyayı koyduktan sonra el mikseriyle iyice karıştırdım. Mikser ses çıkartıp dönerken 3 yumurta ekledim ve bir güzel çırptım. Biraz soğuyunca Borcama sıra sıra dizdiğim KediDillerinin üstüne döktüm. Sonra, bir sıra daha KediDili koydum. Kalan muhallebiye 5 çorba kaşığı kadar Kakao koydum. İkinci sıra KediDillerinin üstüne de çikolata kıvamındaki muhallebiyi döktüm. Üstüne de bolca ama bolcaaaaaa HindistanCevizi. Ohhhhh be kardeşimmmm! Yeme de yanında yat!!! :) Buzdolabında biraz bekledi. Ben bekledim mi? Yooookkkkk! :) İyice ılınınca hemen höpürdettim. Yammyyyyy!! Sonuç mu? Offffffffff... Mutlaka denemelisiniz!! Aslında bu reçeteyi Krem Şanti ve Ertilmiş Çikolata ile de yapabilirsiniz. İnsanın canı çeker mi yaaa? Evet! Çekti!! :)
Bon Appetit!
Bon Appetit!
Yapışkanlar:
Çikolata Sosu,
Hindistan Cevizi,
Kedi Dili,
Krem Şanti,
Şeker,
Tiramisu,
Un,
Vanilya
wibiya
Bu sitede yayınlanan herşey © Copyright'ı Duygu Tuğcu'ya aittir.İçerik izinsiz kullanılamaz. Blogger tarafından desteklenmektedir.